Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SNAGGLE : English Turkish

v. birbirine karışmak, birbirine geçmek, birbirine düğümlenmek

SNAGGLE TOOTH : English Turkish

n. kırık diş, kırılmış diş; çarpık diş, eğri büğrü diş, sıra dışı diş, sıradan şaşmış diş, diğer dişlerle bir çizgide olmayan diş

SNAGGLETOOTH : English Turkish

n. kırık diş, kırılmış diş; çarpık diş, eğri büğrü diş, sıra dışı diş, sıradan şaşmış diş, diğer dişlerle bir çizgide olmayan diş

SNAGGY : English Turkish

adj. budaklı, dibi ağaç kökleri ile dolu (nehir)

SNAGLINE : English Turkish

n. tetikleyici, çekildiğinde bir aleti etkinleştiren sicim veya tel

SNAGLINE MINE : English Turkish

tetikleyici mayın, düşman gemilerine dolanan su içinde yüzen kablolarla etkinleşen sualtı mayını

SNAIL : English Turkish

n. salyangoz, sümüklüböcek, yavaş hareket eden kimse, uyuşuk tip, salyangoz dişli çarkı

SNAIL MAIL : English Turkish

salyangoz posta, yavaş posta, normal posta, normal posta servisi (elektronik posta değil)

SNAIL SHELL : English Turkish

n. salyangoz kabuğu, sümüklüböcek kabuğu

SNAIL WHEEL : English Turkish

n. salyangoz dişli çarkı

SNAIL'S PACE : English Turkish

kaplumbağa hızında, ağır aksak, çok yavaş, çok ağır

SNAILLIKE : English Turkish

adj. salyangoz gibi, salyangoza benzeyen, salyangoz benzeri; çok yavaş, çok ağır

SNAKE : English Turkish

n. yılan, avrupa para birimleri arasındaki dalgalanma

SNAKE : English Turkish

v. kıvrıla kıvrıla gitmek, yılan gibi gitmek

SNAKE BITE : English Turkish

yılan ısırığı, yılan sokması

SNAKE CHARMER : English Turkish

n. yılan oynatan kimse

SNAKE CUCUMBER : English Turkish

yılan salatalığı, ilginç ve uzun biçimi nedeniyle dikkat çeken bir cins

SNAKE DANCE : English Turkish

yılan dansı, bir dans türü

SNAKE IN THE GRASS : English Turkish

gizli düşman, görünmez tehlike

SNAKE MACKEREL : English Turkish

n. yılan uskumru, güçlü dişleri ve çıkıntılı bir çenesi olan tropikal yırtıcı bir derin deniz balığı

SNAKE OIL : English Turkish

yılan yağı, seyyar satıcılar tarafından her derde deva olarak satılan sıvı (genellikle bir dolandırıcılık olarak); aldatma, dolandırıcılık, sahtecilik (Argo)

SNAKE PIT : English Turkish

yılan çukuru, yılan yuvası, tımarhane

SNAKEBITE : English Turkish

n. yılan sokması, yılan ısırığı

SNAKEHEAD : English Turkish

n. yılanbaş, kaplumbağa kafa, kaplumbağa kafası şeklinde beyaz renkli çiçekler veren ve akan sular yakınında rastlanan uzun ömürlü bir Kuzey Amerika bitkisi (Botanik); atmosfer oksijenini soluyabilme özelliğine sahip büyük bir kafası olan uzun bir tropikal balık; (Hong Kong Argosu) Çin'den Hong Kong'a yasa dışı göçmen geçiren kimse

SNAKELIKE : English Turkish

adj. yılan benzeri, yılana benzeyen, yılan gibi; kıvrılan, kıvrımlı, dönen, dolambaçlı; aldatıcı bir şekilde, haince, kalleşçe