English Turkish
SOLSTICE : English Turkish
n. gündönümü, gece ile gündüzün eşit olduğu gün
SOLSTITIAL : English Turkish
adj. gündönümü
SOLSTITIAL PAINT : English Turkish
n. gündönümü noktası
SOLUBILITY : English Turkish
n. çözünürlük, çözünebilirlik, çözünür olma durumu, eriyebilirlik, eriyebilir olma durumu; bir çözeltide çözünebilen madde miktarı
SOLUBLE : English Turkish
adj. çözünür, erir, çözümlenebilir, çözümü mümkün, halledilebilir
SOLUBLE GLASS : English Turkish
çözünür cam, çözünebilen cam
SOLUBLY : English Turkish
adv. eriyebilir bir şekilde, erir bir şekilde, çözünebilir bir şekilde; açıklanabilir bir şekilde, çözülebilir bir şekilde
SOLUS : English Turkish
adj. sahnede tek başına; solo, yalnız başına, tek
SOLUS : English Turkish
adv. solo, yalnız, ek başına, kendisine eşlik edilmeden
SOLUTE : English Turkish
n. çözünmüş madde, çözgen
SOLUTE : English Turkish
adj. çözünmüş, çözünen
SOLUTIO : English Turkish
n. (Latince) çözüm
SOLUTION : English Turkish
n. çözelti, solüsyon, çıkar yol, eriyik, çözüm, çare, halletme, çözünme, ara verme
SOLVABILITY : English Turkish
n. çözünebilirlik, çözünebilir olma durumu; ödeyebilme, ödeyebilirlik, borcunu ödeyebilme yetisi
SOLVABLE : English Turkish
adj. çözünür, çözümlenebilir, çözümü mümkün, halledilebilir
SOLVATE : English Turkish
v. solvent ve çözünen madde kullanarak bir bileşim oluşturmak (Kimya)
SOLVATION : English Turkish
n. solvent ve çözünen madde kullanarak bir bileşim oluşturma (Kimya)
SOLVE : English Turkish
v. çözmek, çözüm bulmak, çözümlemek, halletmek, aydınlatmak
SOLVED : English Turkish
adj. çözülmüş
SOLVENCY : English Turkish
n. ödeme gücü, ödeyebilme
SOLVENCY RATIO : English Turkish
(Muhasebe) ödeme gücü oranı, bir şirketin aldığı kredilerin şirketin sermayesine oranı (finansal istikrar değerlendirmesinde kullanılır)
SOLVENT : English Turkish
n. çözgen, eritken, çözümleyici
SOLVENT : English Turkish
adj. eritici, çözgen, çözücü, çözümleyen, gevşetici, rahatlatıcı, ödeyebilir, ödeme gücü olan
SOLVENTLY : English Turkish
adv. tüm borçlarını ödeyebilen bir şekilde; çözünmeye neden olabilme becerisiyle
SOLVER : English Turkish
n. çözen kimse, çözücü kimse, bir soruna çözüm bulan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani