Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SOLID DRAWN TUBE : English Turkish

n. som çekme boru

SOLID EVIDENCE : English Turkish

kuvvetli delil, katı delil, açık delil, güçlü kanıt

SOLID FAT : English Turkish

n. katı yağ, hayvansal gıdalardan ve hidrojenasyon yoluyla bitkisel yağlardan elde edilen yağ (tereyağı vs gibi)

SOLID FIGURE : English Turkish

katı figür, istikrarlı şekil, azimli biçim

SOLID FOUNDATION : English Turkish

sağlam temel, katı temel

SOLID FUEL : English Turkish

katı yakıt, bir roket içinde taşınan ve yakıt olarak kullanılan topak veya sıvı biçimde madde

SOLID GEOMETRY : English Turkish

uzay geometrisi, üç boyutlu cisimler geometrisi

SOLID GOLD : English Turkish

som altın

SOLID GROUND : English Turkish

katı zemin, katı temel, sağlam temel, güçlü temel

SOLID HOOFED : English Turkish

sert tırnaklı, toynaklı

SOLID INVESTOR : English Turkish

kuvvetli yatırımcı, katı yatırımcı, istikrarlı yatırımcı, kâr sağlamak amacıyla güvenli yatırımlara kaynak ayıran kimse

SOLID IVORY : English Turkish

aptal, salak, dangalak, kaz kafalı, geri zekâlı

SOLID LUBRICANT : English Turkish

n. katı yağ

SOLID MEAL : English Turkish

doyurucu öğün, sağlam yemek

SOLID MEASURE : English Turkish

n. katı hacim ölçüsü

SOLID PARAFFIN : English Turkish

n. mum

SOLID PROBLEM : English Turkish

ciddi sorun, büyük sorun

SOLID PROPELLANT : English Turkish

katı yakıt

SOLID SATISFACTION : English Turkish

tam anlamıyla hoşnutluk, tam anlamıyla tatmin, gerçek anlamda tatmin

SOLID SOUTH : English Turkish

katı güney, güney ABD'nin İç Savaş sonrasında Demokrat Parti'yi desteklemiş olan eski eyaletleri

SOLID STATE : English Turkish

katı haldeki, katılarla ilgili

SOLID STATE CHEMISTRY : English Turkish

n. katı durum kimyası

SOLID STATE PHYSICS : English Turkish

n. katı cisimler fiziği

SOLID WASTE : English Turkish

n. katı atık

SOLID WOOD : English Turkish

katı ağaç, saf ağaç, yüzde yüz ahşap, tamamen ahşaptan yapılma