Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
STAND A DRINK : English Turkish

v. içki ısmarlamak

STAND A LADDER TO THE WALL : English Turkish

duvara bir merdiven dayamak, duvara karşı dik bir şekilde bir merdiven yerleştirmek

STAND A SHOW : English Turkish

şansa sahip olmak, imkâna sahip olmak, olanağa sahip olmak

STAND AGAINST : English Turkish

karşı durmak, karşı gelmek, karşı çıkmak, muhalefet etmek

STAND AGHAST : English Turkish

v. donup kalmak, donakalmak

STAND ALONE : English Turkish

yalnız kalmak, desteklenmemek

STAND ALONE PROGRAM : English Turkish

ağımsız program, bağımsız bilgisayar programı

STAND ALOOF : English Turkish

ayrı durmak, uzak durmak, ayrı kalmak, kaçınmak

STAND APART : English Turkish

ayrı durmak, ayrı kalmak, uzak durmak, kaçınmak

STAND ASIDE : English Turkish

kenara çekilmek, yana çekilmek, özveride bulunmak, feragat etmek, kaçınmak

STAND AT ATTENTION : English Turkish

hazırolda beklemek, hazırolda durmak

STAND AT EASE : English Turkish

ahat vaziyetinde durmak

STAND AT EASE! : English Turkish

ahat!, askerlere rahat bir şekilde anca dik olarak durmalarını emreden askerî komut

STAND AT PARITY : English Turkish

eşit olmak, eşit durumda olmak, aynı olmak, aynı statüde olmak

STAND AT THE SALUTE : English Turkish

v. selam durmak

STAND BACK : English Turkish

geri çekilmek, gerilemek

STAND BETWEEN : English Turkish

aracılık etmek, arabuluculuk etmek, araya girmek; arasında durmak, korumak, sığınak sağlamak, siper olmak

STAND BY : English Turkish

yanında olmak, sadık kalmak, yardıma hazır olmak, hazır olmak, hazır beklemek, beklemek, beklemede kalmak, desteklemek

STAND BY HIS SIDE : English Turkish

onun yanından durmak, ona destek olmak, onun arkasında durmak, ona yardımcı olmak

STAND BY ONE'S GUNS : English Turkish

kendi bildiğini okumak, dediğim dedik olmak, fikirlerine katı bir şekilde sarılmak (Argo)

STAND BY SMB.'S SIDE : English Turkish

v. tarafını tutmak, yanında yeralmak

STAND BY UNIT : English Turkish

n. yedek ünite

STAND CLEAR : English Turkish

uzak durmak, bir şey ile arasına mesafe koymak

STAND CONVICTED : English Turkish

v. suçlu bulunmak

STAND CORRECTED : English Turkish

v. hatasını kabul etmek, yanıldığını kabul etmek, yanlış olduğunu kabul etmek