Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

STATESIDE : English Turkish

n. yurtiçi görev [amer.]

STATESMAN : English Turkish

n. devlet adamı, deneyimli politikacı

STATESMANSHIP : English Turkish

n. siyaset, devlet idaresi sanatı

STATIC : English Turkish

n. statik elektrik

STATIC : English Turkish

adj. statik, durgun, dingin, sabit, değişmez, parazitli (telsiz)

STATIC READ ONLY MEMORY : English Turkish

statik yanlızca okunabilir bellek, CPU'dan bellek yenileme sinyallerine ihtiyaç duymaksızın içeriğini koruyan bellek, SRAM

STATICS : English Turkish

n. parazit (telsiz), statik, dinginlik bilimi

STATION : English Turkish

n. istasyon, durak, terminal, gar, santral, merkez, mevki, konum, makam, rütbe, yer, kanal, üs, karakol

STATION : English Turkish

v. atamak, tayin etmek, görevlendirmek, yerleştirmek

STATION HOSPITAL : English Turkish

n. bölge hastanesi, sabit hastane

STATION HOUSE : English Turkish

polis merkezi, karakol, itfaiye merkezi, istasyon, gar

STATION SELECTOR : English Turkish

n. istasyon seçici (radyo)

STATION WAGON : English Turkish

kamyonet, pikap, steyşın vagon

STATIONARY : English Turkish

adj. sabit, hareketsiz, değişmeyen, yerleşik, stasyoner, olduğu gibi kalan

STATIONER : English Turkish

n. kırtasiyeci

STATIONER'S TRADE : English Turkish

n. kırtasiyecilik

STATIONERY : English Turkish

n. kırtasiye, yazı malzemesi, mektup kâğıtları ve zarflar

STATIONMASTER : English Turkish

n. istasyon şefi

STATISM : English Turkish

n. devletçilik

STATIST : English Turkish

n. istatistikçi, devletçi, devletçilik yanlısı

STATISTIC : English Turkish

n. istatistik, istatistik bilimi

STATISTICAL : English Turkish

adj. istatistiksel, istatistiğe dayanan

STATISTICIAN : English Turkish

n. istatistikçi

STATISTICS : English Turkish

n. istatistik, istatistik bilimi

STATOR : English Turkish

n. stator, duraç, sabit bobin [elek.]