Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
STRATIFIED : English Turkish

adj. kat kat olmuş, tabakalı, katmanlı

STRATIFORM : English Turkish

adj. tabaka şeklindeki

STRATIFY : English Turkish

v. tabakalaşmak, katmanlaşmak, toplumsal sınıfları oluşturmak, tabakalı yapmak

STRATIGRAPHY : English Turkish

n. stratigrafi, tarihsel jeoloji

STRATOCRUISER : English Turkish

n. stratosfer uçağı

STRATOCRUISER : English Turkish

n. c 97 nakliye uçağının sivil yolcu tipi

STRATOSPHERE : English Turkish

n. stratosfer

STRATOSPHERIC : English Turkish

adj. stratosferik, stratosfer ile ilgili, astronomik, çok büyük

STRATUM : English Turkish

n. katman, tabaka, sosyal tabaka

STRATUS : English Turkish

n. stratus, katmanbulut

STRAUSS : English Turkish

n. bir soyadı; Johann Strauss (
1849, "Yaşlı"), Avusturyalı besteci ve kemancı; Johann Strauss (
1899, "Genç", "Vals Kralı"), bir çok valsi ile ünlü Avusturyalı besteci

STRAVINSKY : English Turkish

n. Igor Fyodorovich Stravinsky (
1971), Rus asıllı bale gösterisi bestecisi

STRAW : English Turkish

n. çöp, hasır, saman, saman çöpü, kamış, pipet, hasır işi, hasır şapka, önemsiz şey

STRAW : English Turkish

adj. hasır, saman

STRAW BID : English Turkish

n. geçersiz teklif

STRAW COLORED : English Turkish

saman rengi, açık sarı

STRAW COLOURED : English Turkish

saman rengi, açık sarı

STRAW HAT : English Turkish

hasır şapka

STRAW MATRESS : English Turkish

n. saman döşek

STRAW VOTE : English Turkish

n. kamuoyu yoklaması

STRAWBERRY : English Turkish

n. çilek, kırmızı burun

STRAWBERRY MARK : English Turkish

kırmızı leke (yüzde)

STRAWBERRY TONGUE : English Turkish

n. paslı dil (hastalıktan)

STRAWY : English Turkish

adj. saman gibi, samanlı

STRAY : English Turkish

v. dolaşmak, gezinmek, başıboş dolaşmak, yolunu kaybetmek, sapmak, yoldan sapmak, ayrılmak, parazit yapmak, cızırtı yapmak