Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
STREAMLINER : English Turkish

n. aerodinamik tren

STRECH ONE'S LEGS : English Turkish

yürüyüşe çıkmak, bacaklarını çalıştırmak

STREEP : English Turkish

n. bir soyadı; Meryl Streep (1949 doğumlu), "Afrika'nın Dışında" ve "Madison İlçesi Köprüleri" filmlerinde başrol oynayan Akademi ödüllü aktrist

STREET : English Turkish

n. sokak, cadde

STREET ANGEL : English Turkish

n. sokak meleği, evsiz kalan bir kadın hakkında 1928 yılı yapımı bir filmin adı

STREET MAP : English Turkish

şehir krokisi

STREET MARKET : English Turkish

n. serbest piyasa, borsa dışı para piyasası

STREET THEATER : English Turkish

n. sokak tiyatrosu

STREET URCHIN : English Turkish

n. sokak çocuğu

STREETCAR : English Turkish

n. tramvay

STREETCLEANER : English Turkish

n. çöpçü, sokak temizleme makinesi

STREETS AHEAD OF : English Turkish

adj. kat kat üstün

STREETWALKER : English Turkish

n. orospu, fahişe

STREISAND : English Turkish

n. bir soyadı; Barbara Streisand (1942 doğumlu), Amerikalı şarkıcı ve aktrist

STRENGHT OF PURPOSE : English Turkish

n. kararlılık, azim, sebat

STRENGTH : English Turkish

n. güç, kuvvet, derman, dayanma gücü, dayanıklılık, direnç, sertlik, etkinlik, önem, kadro, askeri güç

STRENGTH OF MIND : English Turkish

akıl

STRENGTH OF WILL : English Turkish

n. irade gücü

STRENGTHEN : English Turkish

v. güçlendirmek, kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak, desteklemek, yükseltmek, takviye etmek, kuvvetlenmek

STRENGTHEN SMB.'S HAND : English Turkish

v. cesaret vermek, cesaretlendirmek

STRENGTHENER : English Turkish

n. takviye edici şey, destek olan kimse, güçlendirici ilaç

STRENGTHENING : English Turkish

adj. takviye edici, güçlendirici, kuvvetlendirici, kuvvet verici, yükseltici

STRENGTHENING : English Turkish

n. takviye, güçlendirme, kuvvetlendirme, teyit, pekiştirme, yükseltme

STRENGTHLESS : English Turkish

adj. güçsüz, kuvvetsiz, takâtsiz

STRENUOUS : English Turkish

adj. gayretli, faal, çalışkan, yorucu, ağır, şiddetli