English Turkish
STUDENT DISCOUNT : English Turkish
n. öğrenci indirimi
STUDENT HOSTEL : English Turkish
n. öğrenci yurdu
STUDENT LOAN MARKET ASSOCIATION : English Turkish
n. öğrenci kredi pazarı birliği, (Finans) Sallie Mae, kuruluşlardan öğrenci kredileri satın alma ve onları ikincil piyasada satma konusunda uzmanlaşmış ABD şirketi (öğrenci kredileri için mevcut fonlardan sabit bir kaynak sağlamaya yardımcı olan)
STUDENT TEACHER : English Turkish
n. stajyer öğretmen
STUDENTS FOR A DEMOCRATIC SOCIETY : English Turkish
demoktar bir toplum için öğrenciler, yönetim faaliyetlerine katılımı teşvik etmek için 1960 yılında kurulan radikal Amerikan öğrenci organizasyonu (Vietnam Savaşı'nın başlamasının ardından grup amacını aktif şekilde savaşı protesto etmeye odakladı)
STUDENTSHIP : English Turkish
n. öğrencilik, burs [brit.]
STUDIED : English Turkish
adj. prova edilmiş, üzerinde çalışılmış, yapmacık, sahte, zoraki, kasıtlı
STUDIEDLY : English Turkish
adv. kasten
STUDIES : English Turkish
n. incelemeler, araştırmalar, çalışmalar
STUDIO : English Turkish
n. atölye, stüdyo, set, stüdyo daire
STUDIO COUCH : English Turkish
n. çekyat, yataklı kanâpe
STUDIOUS : English Turkish
adj. çalışkan, gayretli, hevesli, dikkatli, üzerinde çalışılmış, yapmacık
STUDIOUSNESS : English Turkish
n. çalışkanlık, gayret, istek, heves
STUDY : English Turkish
n. öğrenim, tahsil, tetkik, çalışma, inceleme, araştırma, araştırma konusu, görülecek şey, çalışma odası, taslak, eskiz, deneme, ön çalışma, etüt, rol ezberleme
STUDY : English Turkish
v. eğitimini görmek, okumak, öğrenmek, çalışmak, çalışma yapmak, araştırmak, incelemek, gayret etmek, çabalamak, gözetmek, saygılı olmak
STUDY GROUP : English Turkish
araştırma grubu, inceleme grubu
STUDY ONE'S OWN INTERESTS : English Turkish
kendi çıkarını gözetmek
STUDY OUT : English Turkish
ulmak, keşfetmek
STUDY ROOM : English Turkish
n. etüt
STUDY TIME : English Turkish
n. etüt
STUFF : English Turkish
n. şey, eşya, madde, hammadde, kumaş, yünlü kumaş [brit.], kereste, kâğıt hamuru, saçma, zırva, saçmalık, hamur, öz, uyuşturucu, kaçak içki
STUFF : English Turkish
v. doldurmak, içini doldurmak, tıkamak, sürmek, tıkmak, tıkıştırmak, tıkınmak, tıka basa yemek
STUFF AND NONSENSE : English Turkish
saçma sapan (lâf)
STUFF ONESELF : English Turkish
v. tıkınmak
STUFF SMB : English Turkish
v. aldatmak, kandırmak, kazıklamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani