Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SUPRA : English Turkish

pref. daha çok, ötesinde, üstün, üstünde

SUPRACONDUCTIVE : English Turkish

adj. süper iletken

SUPRACONDUCTOR : English Turkish

n. süper iletken

SUPRALAPSARIAN : English Turkish

n. Sublapsarianizm'e inanan Kalvinist

SUPRALIMINAL : English Turkish

adj. bilinçüstü

SUPRANASAL : English Turkish

adj. burun üstü

SUPRAPROTEST : English Turkish

n. protesto ettikten sonra kabul etme (senet)

SUPRARENAL : English Turkish

n. böbreküstü bezi

SUPRARENAL : English Turkish

adj. böbreküstü

SUPREMACY : English Turkish

n. üstünlük, büyüklük, egemenlik, enüstünlük, yücelik

SUPREME : English Turkish

adj. en yüksek, en üstün, yüce, son, en son, azami, kritik

SUPREME AUTHORITY : English Turkish

yüksek otorite

SUPREME COMMAND : English Turkish

n. başkomutanlık

SUPREME COMMANDER : English Turkish

aşkomutan, başkumandan

SUPREME COMMANDER ALLIED POWERS : English Turkish

müttefik güçler başkomutanı, II. Dünya Savaşı'nın ardından Japonya'nın işgali esnasında Douglas MacArthur'un ünvanı, scap

SUPREME COURT : English Turkish

yargıtay, temyiz mahkemesi, anayasa mahkemesi, yüksek mahkeme, yüce divan

SUPREME COURT JUSTICE : English Turkish

yüksk mahkeme yargıcı, Yüksek Mahkeme duruşmalarına başkanlık eden hakim, en yüksek mahkeme hakimi

SUPREME MOMENT : English Turkish

n. son an, ölüm anı

SUPREME SACRIFICE : English Turkish

canını verme, canını feda etme

SUPREME SANHEDRIN : English Turkish

İkinci Tapınak günlerinde Yahudi mahkemesi, yaşlılar komitesi

SUPREME SOVIET : English Turkish

en büyük Sovyet, Sovyetler Birliği'nin iki meclisli yasama organı

SUPREMELY : English Turkish

adv. fevkalade, mükemmel biçimde

SUPREMO : English Turkish

n. yüce önder, tam yetkili önder, tam yetkili şef

SUR : English Turkish

pref. ötesinde, üstünde

SURCEASE : English Turkish

n. bitme, kesilme, ara