Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TOP : English Turkish

v. kapamak, üstünü kapamak, geçmek, aşmak, alt etmek, birinci olmak

TOP : English Turkish

adj. üst, en yüksek, en iyi, tepe

TOP A CLASS : English Turkish

v. sınıf birincisi olmak

TOP A HILL : English Turkish

v. tepeye çıkmak

TOP A TREE : English Turkish

v. tepesini budamak

TOP AIDE : English Turkish

aş asistan, ana yardımcı, vekil

TOP BOOT : English Turkish

çizme

TOP BRASS : English Turkish

en yüksek rütbeli subay

TOP DOG : English Turkish

kazanan, galip, patron, şef

TOP DOWN DESIGN : English Turkish

tepeden aşağıya tasarım, bir kimsenin küçük detayları kontrol etmeden önce ana genel meseleleri analiz etmeye başladığı planlama metadolojisi

TOP DRAWER : English Turkish

üst çekmece, kalburüstü tabaka, sosyete sınıfı

TOP DRESSING : English Turkish

serpme gübre, serpilen şey (yol vb.)

TOP ECHELON : English Turkish

en üst kademe, en üst katman, toplumun zengin insanları, en yüksek sosyal sınıf, aristokrasi

TOP GEAR : English Turkish

en yüksek vites, yüksek vites, yüksek hız

TOP HAT : English Turkish

silindir şapka

TOP HEAVY : English Turkish

havaleli, aşırı yüklü, aşırı değerlenmiş, aşırı sermaye ihraç eden

TOP HOLE : English Turkish

seçkin, en iyi

TOP KICK : English Turkish

n. en kıdemli başçavuş

TOP LINE : English Turkish

adj. seçkin, önemli, ileri gelen

TOP MODEL : English Turkish

seçkin model, süper model

TOP OF THE LADDER : English Turkish

merdivenin tepesi, merdivenin en üst basamağı

TOP OF THE LINE : English Turkish

sıranın en üstü, en yüksek kalitede olan şey, en iyi malzeme, en iyi nesne, kendi türünün en iyisi

TOP OF THE TREE : English Turkish

ağacın tepesi, ağacın en yukardaki bölümü, bir ağacın üst dalları

TOP OFF : English Turkish

son vermek, son rötuşunu yapmak

TOP OUT : English Turkish

son taşını koymak, inşaatın bitişini kutlamak