Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
VITAL POINT : English Turkish

n. düğüm noktası

VITAL PRINCIPLE : English Turkish

yüce ilke, ulu ilke, hayatın kaynağı, hayat gücü

VITAL RECORDS : English Turkish

n. doğum ve ölüm kayıtları, nüfus kayıt örneği, doğum evlenme ve ölüm kayıtları, bir devletin tuttuğu doğum evlenme ve ölüm belgeleri

VITAL SPARK : English Turkish

hayat kıvılcımı, yaşam ateşi

VITAL SPOT : English Turkish

n. can damarı

VITAL STATISTICS : English Turkish

nüfus istatistikleri, sağlık ile ilgili istatistikler, vücut ölçüleri

VITALIK : English Turkish

n. bir erkek ismi

VITALISE : English Turkish

v. (Britanya İngilizcesi) canlandırmak, diriltmek, güç vermek, hayat vermek; oynatmak, can vermek; bir kimseyi veya şeyi canlı yapmak (vitalize olarak da yazılır)

VITALISER : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) canlandırıcı, canlandıran, can veren kimse, hayat veren kimse, yaşam aşılayan kimse, başkalarına canlılık veren kimse (vitalizer olarak da yazılır)

VITALISM : English Turkish

n. dirimselcilik, canlıcılık, organizmaların hayatının tüm kimyasal ve fiziksel güçlerden ayrı bir güçten kaynaklandığı inancı

VITALIST : English Turkish

n. dirimselci, bütün yaşamın diğer tüm kimyasal ve fiziksel kuvvetlerden ayrı olan bir güç tarafından desteklendiğine ve devamının sağlandığına inanan kimse

VITALISTIC : English Turkish

adj. dirimselcilikle ilgili, dirimselciliğe özgü

VITALITY : English Turkish

n. yaşama gücü, dayanma gücü, güç, can, dirilik

VITALIZATION : English Turkish

n. canlandırma, hayat verme, diriltme

VITALIZE : English Turkish

v. canlandırmak, hayat vermek, diriltmek, güç vermek

VITALIZER : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) canlandırıcı, canlandıran, can veren kimse, hayat veren kimse, yaşam aşılayan kimse, başkalarına canlılık veren kimse (vitaliser olarak da yazılır)

VITALLY : English Turkish

adv. hayati bir şekilde, can alıcı bir şekilde, kritik bir şekilde, acil olarak, çok gerekli olarak; kuvvetlice, kuvvetli bir şekilde, canlı bir şekilde, can verilmiş bir şekilde, cesurca, ateşlice

VITALNESS : English Turkish

n. yaşamsallık, hayatilik, can alıcılık, gereklilik, gerekli olma durumu, hayati olmak durumu, vazgeçilmezlik, zorunluluk

VITALS : English Turkish

n. hayati organlar, birbirini tamamlayan unsurlar

VITAMER : English Turkish

n. yapısı ve fonksiyonu itibariyle vitamine benzeyen madde (Biyokimya)

VITAMIN : English Turkish

n. vitamin

VITAMIN A : English Turkish

n. A vitamini, retinol, balık yağında ve karetoniyitlerde bulunan ve yağda çözünen sarı terpen alkolü (gelişim ve iyi görüş için gereklidir)

VITAMIN A ACID : English Turkish

n. A vitamini asidi, retinoik asit, A vitamininden çıkan ve sivilcelerin tedavisinde kullanılan asit, tretinoin

VITAMIN C : English Turkish

C vitamini, çoğunlukla meyve ve sebzelerde bulunan gerekli vitamin

VITAMIN D DEFICIENCY : English Turkish

n. D vitamini eksikliği, (Tıp) raşitizm, kemik hastalığı, kemiklerin yumuşadığı bir çocukluk hastalığı (D vitamini eksikliği ile kalsiyum ve fosfor metabolizması azlığından kaynaklanmaktadır)