Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WIDOW'S WEEDS : English Turkish

matem elbisesi (dul)

WIDOWED : English Turkish

adj. dul, ıssız, tenha

WIDOWER : English Turkish

n. dul erkek, dul (erkek)

WIDOWERED : English Turkish

adj. dul kalmış, dul bırakılmış, karısının ölümüyle dul bırakılmış

WIDOWERHOOD : English Turkish

n. dulluk, dul kalmak durumu, karısı ölmüş adam olma durumu

WIDOWHOOD : English Turkish

n. dulluk

WIDTH : English Turkish

n. genişlik, en

WIDTHWAYS : English Turkish

adv. enine, bir yandan diğerine, bir taraftan diğerine

WIDTHWISE : English Turkish

adv. enine, bir yandan diğerine, bir taraftan diğerine; bir şeyin genişliğiyle ilgili

WIEDERSEHEN : English Turkish

n. tekrar bir araya gelme, tekrar birleşme, tekrar toplanma (Almanca)

WIELD : English Turkish

v. kullanmak

WIELD A SCEPTER : English Turkish

saltanat sürmek, yönetmek, hüküm sürmek

WIELD THE SCEPTER : English Turkish

saltanat sürmek

WIELDER : English Turkish

n. kontrol eden, kontrolcü (güç, otorite vs); etkili denetimci, etkili kullanıcı (araçlar, silahlar vs); sallayan kimse, savuran kimse, sağa sola sallayan kimse

WIENER : English Turkish

n. bir soyadı; Norbert Wiener (
1964), sibernetik bilimini kuran Amerikalı matematikçi

WIENER : English Turkish

n. sosis

WIENER SCHNITZEL : English Turkish

Wiener şnitzeli, dana pirzola pane

WIESEL : English Turkish

n. bir soyadı; Elie Wiesel (1928 doğumlu), Romanya asıllı Amerikalı yazar ve gazeteci, Soykırım'dan hayatta kalanmayı başaran ve 1986 Nobel Barış Ödülünü kazanan, "Gece" nin yazarı, Elie Wiesel Vakfı'nın kurucusu

WIESENTHAL : English Turkish

n. bir soyadı; Simon Wiesenthal (
2005), Soykırım'dan hayatta kalan ve hayatını Nazi Savaş Suçluları'nın izini sürmeye adayan Avusturyalı Nazi avcısı (Lvov, Ukrayna doğumlu) (1100'den fazlasının izini sürüp yakalattı, en ünlüleri Adolf Eichmann)

WIFE : English Turkish

n. eş, hanım, karı, zevce

WIFE AND CHILDREN : English Turkish

n. çoluk çocuk

WIFE AND MOTHER : English Turkish

karı (eş) ve anne, ailesi olan kadın

WIFE OF HIS BOSOM : English Turkish

onun karısı, onun eşi, onun partneri, onun hayat arkadaşı, onun kadın arkadaşı

WIFE OF HIS YOUTH : English Turkish

gençliğindeki karısı, onun gençlik yıllarındaki karısı, genç bir erkek iken evlenilen eş

WIFE OF ONE'S BOSOM : English Turkish

can ciğer karısı (eşi), onun sevgili eşi