Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MEVHUBAT : Ottoman Turkish

(Mevhub. C.) Bağışlar, ihsanlar, bahşişler

MEVHUBE : Ottoman Turkish

Verilmiş. İhsan edilmiş. Karşılıksız olarak birisine verilmiş mal

MEVHUM : Ottoman Turkish

Aslı olmayıp evham mahsulü olan. Vehim

MEVHUM : Ottoman Turkish

kuruntu ürünü

MEVHUME : Ottoman Turkish

Vehim, kuruntu ve hayâl nev'inden bir şey

MEVHUMÂT : Ottoman Turkish

Mevhumlar. Asılsız olduğu hâlde zihinde meydana gelen şeyler

MEVHUN : Ottoman Turkish

Zayıf ve arık adam. Zayıflamış kimse

MEVHÛBE : Ottoman Turkish

verilen

MEVK : Ottoman Turkish

Örümcek, ankebut

MEVKİ : Ottoman Turkish

yer

MEVKİ' : Ottoman Turkish

Yer. * Sınıflandırılmış yerlerden her biri. * Vapur, tren gibi yerlerde sınıflandırılmış, değeri yüksek olan yer. * Bir şeyin bulunduğu veya vukua geldiği yer

MEVKİB : Ottoman Turkish

Kafile. Alay. Atlı veya yaya giden kafile. Cemaat

MEVKİB : Ottoman Turkish

kafile, topluluk

MEVKİB-İ İKBAL : Ottoman Turkish

Talihli kafile

MEVKİD : Ottoman Turkish

Ateş ocağı

MEVKİN : Ottoman Turkish

(C.: Mevâkin) Kuş yuvası

MEVKİT : Ottoman Turkish

(C.: Mevâkit) Tâyin ve tesbit edilip kararlaştırılan yer veya zaman

MEVKUD : Ottoman Turkish

(İkad. dan) Yakılmış. Yandırılmış olan

MEVKUF : Ottoman Turkish

Durdurulan. Vakfedilen. Dâimi bir halde bırakılan. * Tevkif edilen. Tutulup hapsedilen. * Ait, bağlı

MEVKUF : Ottoman Turkish

durdurulan, tutulan

MEVKUFAT : Ottoman Turkish

(Mevkufe. C.) Bir zaman için tutulup alıkonulmuş mal veya para. * Vakfedilmiş mal, emlâk. * Gelirden artıp hazineye mâl edilen para

MEVKUFEN : Ottoman Turkish

Mevkuf olarak

MEVKUFEN : Ottoman Turkish

tutularak, durdurularak

MEVKUFİYYET : Ottoman Turkish

Maznunun hüküm giyinceye kadar hapsedilmesi. Hapsedilme hâli. * Bağlı olma

MEVKUFÎN : Ottoman Turkish

(Mevkuf. C.) Tevkif edilmiş kimseler. Tutuklular. Mevkuflar