Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MEVTAÎ : Ottoman Turkish

Ölü gibi, ölüye benzer

MEVTÂLÛD : Ottoman Turkish

ölümle karışık

MEVTÎ : Ottoman Turkish

Ölümle ilgili, mevte ait

MEVTIN : Ottoman Turkish

(C.: Mevatın) Yerleşip oturulan, yurt edinilen yer

MEVVAC : Ottoman Turkish

Çok dalgalanan. Çok dalgalı. Fırtınalı. * Radyo

MEVVAR : Ottoman Turkish

Seri, çabuk, hızlı, sür'atli

MEVZ : Ottoman Turkish

Muz ağacı

MEVZİ' : Ottoman Turkish

Bir şey konulacak yer

MEVZU' : Ottoman Turkish

Bahis. Üzerinde durulan mes'ele. * Aşağılanmış olan. * Konulmuş. Vaz olunmuş. * Uydurma. Doğru ve hakikat olmayan. * Geçer olan, muteber, işlemekte olan, câri

MEVZU-U BAHS : Ottoman Turkish

Kendisinden bahsedilen. Bahis konusu

MEVZUA : Ottoman Turkish

Kabul edilmiş esas. İlk önce ele alınan fikir. Müsellem ve âşikâr olan kaziyye, hüküm

MEVZUAT : Ottoman Turkish

Bahsedilen hususlar. Bir şeyin esasını teşkil eden hususat. Tatbikat halinde olan hükümler ve kaideler

MEVZUAT-I BEŞER : Ottoman Turkish

İnsanların koyup kabul ettikleri hükümler ve kanunlar

MEVZUN : Ottoman Turkish

Vezinli. Ölçülü. Tartılı. Düzgün. * Yakışıklı. * Her bir vasfı ölçülü ve i'tidal üzere bulunup, sırf iyi ve güzel şeylere nâil olan

MEVZUN : Ottoman Turkish

ölçülü, tartılı

MEVZUNAT : Ottoman Turkish

(Mevzun ve Mevzune. C.) Vezinli ve tartılı şeyler

MEVZUNEN : Ottoman Turkish

Vezinli olarak. Ölçülü olarak

MEVZUNEN : Ottoman Turkish

ölçülü ve tartılı olarak

MEVZUNİYET : Ottoman Turkish

Düzgün, hesaplı ve düzenli. * Mevzun olma hâli

MEVZUNİYET : Ottoman Turkish

ölçülülük, tartılılık

MEVZÎ : Ottoman Turkish

ir şey konulacak yer

MEVZÛ : Ottoman Turkish

konu

MEVZÛAT : Ottoman Turkish

kurallar, kanunlar

MEVZÛBAHİS : Ottoman Turkish

söz konusu

MEVÂCİD : Ottoman Turkish

kalbe zevk veren hâller