Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SALKAME : Ottoman Turkish

Azı dişlerinin birbirine dokunması

SALL : Ottoman Turkish

(C.: Sellât) Dar su yolu

SALLA : Ottoman Turkish

(Salli) Duâ olsun, şânı yücelsin meâlinde söylenir

SALLALLAHÜALEYHİVESELLEM : Ottoman Turkish

Allah ona salât ve selâm eylesin

SALLALLÂHÜ TEÂLÂ ALEYH : Ottoman Turkish

"""Allah (C.C.) onun şanını yüceltsin; duasını, isteklerini kabul etsin; her isteğini versin"" meâlinde Peygamberimiz (A.S.M.) hakkında söylenilen duadır."

SALLE : Ottoman Turkish

(C.: Sılât) Kuru yer. * Deri, cild

SALM : Ottoman Turkish

Kesmek

SALMA' : Ottoman Turkish

Kesmek

SALNAME : Ottoman Turkish

f. Yıllık, senelik

SALSAL : Ottoman Turkish

Kuru balçık. Kumla karışıp kurumuş olan balçık. * Çok anırgan eşek

SALSALE : Ottoman Turkish

Demirlerin birbirine dokunmaktan ses çıkarmaları

SALT : Ottoman Turkish

Bileyi taşı. * Kişinin kendi öz kızı. * Erkek ismi. * Geniş alın. * Vurmak mânâsına mastar

SALTANAT : Ottoman Turkish

Kudret, kuvvet. * Hâkimiyet, padişahlık. * Tantana, gösteriş, debdebe. * Şatafatlı hayat. Bolluk. Zenginlik. (Bak: Siyaset)

SALTANAT : Ottoman Turkish

idarî kuvvet ve kudret, hâkimiyet, sultanlık, padişahlık

SALTANAT-I SENİYYE : Ottoman Turkish

Osmanlı İmparatorluğunun bir adı

SALUS : Ottoman Turkish

f. İkiyüzlü, riyakâr

SALUSÎ : Ottoman Turkish

f. İkiyüzlülük, riyakârlık

SALV : Ottoman Turkish

Uyluk

SALVELE : Ottoman Turkish

Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'a okunan salavat ve dua

SALVELE : Ottoman Turkish

Peygamberimize okunan salavat ve sair dualar

SALY : Ottoman Turkish

Pişirmek. * Yakmak

SALÂ : Ottoman Turkish

"Namaza davet için çağırmak. Minarede okunan salavat, dua. (Kelimenin aslı ""Essalât"" veya ""Salât"" dır.)"

SALÂ : Ottoman Turkish

minarede okunan dua

SALÂ-HAN : Ottoman Turkish

f. Minarede cuma veya cenaze namazına davet için salâvat okuyan kimse. * Meydan okuyan kişi

SALÂBET : Ottoman Turkish

katılık, sağlamlık, merdane tavır