Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SUBBAH : Ottoman Turkish

(Sâbih. C.) Yüzenler, yüzücüler (suda)

SUBBÛHUN KUDDÛSÜN : Ottoman Turkish

"""Allah (C.C.) subbûhtur, kuddûstür. Zâtına ve sıfatına fena, noksan ve kusur yanaşamaz. Her zaman ve her dilde, her mahluk onu tesbih ve takdis eder."" gibi mânâları ifade eder."

SUBE : Ottoman Turkish

At sürüsü. * Yirmi ile kırk arasında olan keçi sürüsü. * Kabın içinde kalan su. Artık su

SUBESU : Ottoman Turkish

f. Taraf taraf. Her tarafa. Her yanda

SUBH : Ottoman Turkish

Sabah vakti. Sabah. Tan vakti. Şafak zamanı

SUBH : Ottoman Turkish

sabah

SUBH-U KIYAMET : Ottoman Turkish

Kıyametten sonraki sabah. Kıyamet sabahı

SUBHA : Ottoman Turkish

Sabah uykusu

SUBHDEM : Ottoman Turkish

f. Sabah vakti

SUBHGÂH : Ottoman Turkish

f. Sabah vakti. Tan yeri

SUBJEKTİF : Ottoman Turkish

(Bak: Sübjektif)

SUBR : Ottoman Turkish

Her cismin tek kenarı ve yoğunluğu. * Ufak taşlı yer

SUBRE : Ottoman Turkish

Birikinti, yığın

SUBU' : Ottoman Turkish

Dinini terk edip başka dine girmek

SUKATAÇİN : Ottoman Turkish

f. Kırıntı, döküntü toplayan. Artık toplayan

SUKAYBE : Ottoman Turkish

Küçük delik, delikçik

SUKB : Ottoman Turkish

(C.: Sükub) Delmek. * Yırtmak

SUKBE : Ottoman Turkish

(C.: Sukub
Sukab
Sukabât) Delik

SUKL(E) : Ottoman Turkish

Böğür. * Taraf, yön

SUKM (SEKAM) : Ottoman Turkish

(C.: Eskâm) Zahmet, meşakkat. Hastalık, maraz

SUKUB : Ottoman Turkish

(Sukbe. C.) Delikler

SUKUF : Ottoman Turkish

(Sakf. C.) Tavanlar, ev örtüleri. * Uzun ve sarkık şeyler. * Semavat

SUKUF-U BÜYUT : Ottoman Turkish

Evlerin damları

SUKUK : Ottoman Turkish

şeriat mahkemesince verilen ilâmlar ve onda geçen tabirler

SUKUT : Ottoman Turkish

Düşme. Yukardan aşağıya birden iniverme. * Değerini kaybetme. Bozulma. * Devrilme. * Mahvolma. * Ahlâk bakımından alçalma. * Büyük bir vazifeden ayrılma. * Sarkma. * Çocuğun eksik veya ölü olarak doğması