Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SÂKÎ : Ottoman Turkish

sucu, su veren

SÂKIB : Ottoman Turkish

parlak

SÂKIT : Ottoman Turkish

düşen, düşük

SÂL : Ottoman Turkish

yıl, sene

SÂLİBE : Ottoman Turkish

negatif, olumsuz

SÂLİH : Ottoman Turkish

dindar, uygun, iyi hâlli

SÂLİHA : Ottoman Turkish

iyi hâl üzere olan dindar hanım

SÂLİHÂT : Ottoman Turkish

iyilikler, dine uygun ameller

SÂLİK : Ottoman Turkish

(Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden. * Bir tarikat yolunda olan

SÂLİK : Ottoman Turkish

giden, yürüyen

SÂLİKÂN : Ottoman Turkish

(Sâlik. C.) Sâlikler. Bir tarikata girmiş veya bir şeyhe bağlanmış kimseler

SÂLİKÛN (SÂLİKÎN) : Ottoman Turkish

(Sâlik. C.) Sâlikler. Sülûk edenler

SÂLİM : Ottoman Turkish

sağlam, eksiksiz, korkusuz

SÂLİM(E) : Ottoman Turkish

Sağlam. * Sıhhatli. Sağ. Noksansız, eksiksiz. * Her türlü tehlikeden uzak olan. Emin ve korkusuz olan. * Gr: Kelimelerdeki harfler bozulmadan cemi' eki katılarak yapılan çoğul hali. Sâlimûn, sâlihât, sâdıkûn, sâdıkât gibi yapılan cemiler. * İçinde harf-i illet bulunmayan kelime

SÂLİMEN : Ottoman Turkish

Sağ, sağlam ve sıhhatta olarak. * Emin olarak, emniyetle

SÂLİMEN : Ottoman Turkish

sağlam ve eksiksiz bir hâlde

SÂLİMÎN : Ottoman Turkish

(Sâlim. C.) Sağ, sağlam ve sıhhatta olanlar. Sâlimler

SÂLİS(E) : Ottoman Turkish

Üçüncü. * Sâniyenin altmışta biri

SÂLİSE : Ottoman Turkish

üçüncü

SÂLİSEN : Ottoman Turkish

Üçüncü olarak

SÂLİSEN : Ottoman Turkish

üçüncüsü

SÂLİSÂT : Ottoman Turkish

(Sâlise. C.) Sâliseler. Sâniyenin altmışta biri kadar olan vakitler

SÂLÂR : Ottoman Turkish

f. Kafile veya kabile reisi. Baş. Başkan. Reis. En büyük âmir. Başkumandan

SÂLÂR-I BEYT-ÜL HARAM : Ottoman Turkish

Beyt-ül Haram'ın reisi ve başkumandanı olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm

SÂLÂR-I RUSÜL : Ottoman Turkish

Resüller kafilesinin reisi, kumandanı. Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm