Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TEVFİZ : Ottoman Turkish

Evdirmek, acele ettirmek

TEVFİZ : Ottoman Turkish

işi başkasına bırakma

TEVFÎK : Ottoman Turkish

insan iradesiyle ilâhî iradenin birbirine uygunluğu

TEVFÎKAN : Ottoman Turkish

uymakla

TEVGİR : Ottoman Turkish

(Mübalağa ile) Sıcaklatmak

TEVHİD : Ottoman Turkish

"Birleme. Bir Allah'tan başka İlâh olmadığına inanma. Lâ ilahe illallah sözünü tekrarlama. Her yerde ve her şeyde Allah'tan başkasının te'sir hâkimiyeti olmadığını anlamak, bilmek ve bilerek yaşamak. * Edb: Allah'ın varlığına ve birliğine dair yazılan manzume.İnsanlar, Allah'ın birliğine inananlar ve birliğine inanmayanlar olarak ikiye ayrılır. Allah'a inanmayanlar sözü, aslında Allah'ın birliğine ve sıfatlarına inanmayanlar sözünün kısaltılmış şeklidir. Çünkü insanı ve kâinatı kim yaratmıştır? Sorusuna inananlar da inanmıyanlar da cevap vermektedir. İnanmayanların verdikleri cevaplardan ""kendi kendine olmuştur"" sözü hem mantıksızlık, hem de varlığı bir ilâh gibi tasavvur ettiklerinden kâinatta mevcut varlıklar kadar ilâh edinmiş olurlar. ""Muhtelif sebepler ve şartların bir araya gelmesiyle yaratılmıştır"" diyenler, sebepleri ilâh olarak kabul etmiş ve kendisine kâinattaki sebeplerin sayısı kadar ilâhlar edinmiş olur. ""Tabiat yaratmıştır"" diyenlere gelince: Tabiattaki varlıklar atomlardan meydana geldiğinden hem atomu bir ilâh yerine koymuş olur ve atomlar sayısınca ilâh edinmiş olur. Demek ki Allah'ın birliğine inanmayan inkârcılar, kendi düşüncelerinin ürünü olan ilâhlara tapan putperestlerden başka birşey değildir.(Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, tevhid ve ferdiyeti pek çok tekrar ile, kuvvetli bir hararetle, yüksek bir halâvetle ders verdiği gibi, bütün enbiyâ ve asfiyâ ve evliyâ en büyük zevklerini ve saadetlerini kelime-i tevhid olan Lâ ilahe illallah'da buluyorlar. L.)(Arkadaş! Tevhid iki çeşit olur: Birisi âmiyâne tevhiddir ki,
Allah'ın şeriki yok ve bu kâinat Onun mülküdür
der. Bu kısım tevhid sahiplerinin fikirce gaflet ve dalâlete düşmeleri korkusu vardır. İkincisi hakiki tevhiddir ki,
Allah birdir, mülk onundur, vücud onundur. Her şey Onundur der. Lâyetezelzel bir itikada sahiptirler. Bu kısım tevhid sahipleri her şeyin üstünde Cenab-ı Hakk'ın sikkesini görür ve her şeyin cephesinde bulunan mührünü, damgasını okur. Ve bu sâyede huzurî bir tevhid melekesi mâliki olurlar ki, dalâlet ve evhamın taarruzundan kurtulurlar. M.N.)(Tevhid, yalnız tasavvurdan ibaret bir marifet değildir. Belki İlm-i Mantık'ta, tasavvura mukabil ve marifet-i tasavvuriyeden çok kıymettar ve bürhanın neticesi olan ve ilim denilen tasdiktir. Ve tevhid-i hakiki öyle bir hüküm ve tasdik ve iz'an ve kabuldür ki; her bir şeyle Rabbini bulabilir ve her şeyde Hâlıkına giden bir yolu görür ve hiç bir şey huzuruna mâni olmaz. Ş.)"

TEVHİD : Ottoman Turkish

irleme, Allahın birliğine inanma

TEVHİD SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
Suresidir. İhlâs Suresi gibi çok isimleri de vardır. (Bak: İhlâs Suresi)

TEVHİD-İ KIBLE : Ottoman Turkish

Sadece bir yere müteveccih olmak. Bir kıbleden başka kıble kabul etmemek. * Mc: Sadece bir üstad kabul etmek

TEVHİD-İ ŞUHUD : Ottoman Turkish

Her nereye bakılırsa Allah'ın birliğini anlamak, hissetmek. * Görüş birliği

TEVHİDEN : Ottoman Turkish

Birleştirerek, tevhid olarak

TEVHİDKÂRÂNE : Ottoman Turkish

irleyerek

TEVHİDÎ : Ottoman Turkish

tevhidle ilgili

TEVHİF : Ottoman Turkish

Sopa ile vurmak

TEVHİM : Ottoman Turkish

Bir nesneye gönül vermek. * Hâmile olmak ricâsını etmek

TEVHİN : Ottoman Turkish

(Vehn. den) Zayıf kılmak, zâfiyete duçâr eylemek veya edilmek. * Zayıfa nisbet etmek veya edilmek

TEVHİYE : Ottoman Turkish

Acele etmek

TEVHİŞ : Ottoman Turkish

Ürkütme, kaçırma, korkutma

TEVHİŞÂT : Ottoman Turkish

(Tevhiş. C.) Ürküp kaçmasına sebep olmalar, ürkütmeler

TEVHÎŞ : Ottoman Turkish

ürkütme, korkutma

TEVKİ' : Ottoman Turkish

Alâmet, işaret, belirti, nişan. * Sultan. * Kılıca nakış yapmak

TEVKİD : Ottoman Turkish

Sağlamlaştırma

TEVKİF : Ottoman Turkish

Alıkoyma, tutma. Hapis olarak bekletme. Vakfetme. * Arafatta mevkaf olan yerde durdurmak. * Bir kimsenin koluna bilezik takmak

TEVKİF : Ottoman Turkish

alıkoyma, durdurma

TEVKİFHANE : Ottoman Turkish

hapishane, tutukevi