Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TEVKİFHÂNE : Ottoman Turkish

Hapishane

TEVKİFNAME : Ottoman Turkish

tutuklama yazısı

TEVKİL : Ottoman Turkish

Kendine birisini vekil etmek. Vekil tâyin etmek

TEVKİL : Ottoman Turkish

vekil tayin etme

TEVKİM : Ottoman Turkish

Zelil etmek. * Katletmek, öldürmek. * Hıfzetmek, korumak

TEVKİR : Ottoman Turkish

Tazim. Hürmetle anmak. İhtiram etmek

TEVKİS : Ottoman Turkish

Küçük odun parçalarını ateşe atmak

TEVKİT : Ottoman Turkish

Vakit tayin etmek. Vakitlendirmek

TEVKİŞ : Ottoman Turkish

Tahrik etmek

TEVKÂF : Ottoman Turkish

(Ev) damlamak

TEVKIYE : Ottoman Turkish

Çok sakınmak

TEVLA' : Ottoman Turkish

Eğrilik

TEVLE : Ottoman Turkish

Sihir, efsun

TEVLİ' : Ottoman Turkish

Bir nesneye beyaz noktalar yapmak

TEVLİD : Ottoman Turkish

Çocuğu doğarken almak. Doğurmak. Doğurtmak. * Mc: Sebep olmak, vücuda getirmek. * Beslemek. Terbiye etmek

TEVLİD : Ottoman Turkish

doğurma, ürün verme

TEVLİDÂT : Ottoman Turkish

"(Tevlid. C.) Meydana getirmeler, sebep olmalar. * Doğurmalar, doğurulmalar; doğurtmalar."

TEVLİH : Ottoman Turkish

Şaşırtma. Sersemleştirme

TEVLİYET : Ottoman Turkish

Bir vakfın işlerine bakma vazifesi. Mütevellilik. * Yüz çevirme, yüz döndürme. * Fık: Sâhib olunan malı peşin değeri ile başkasına tevcih etme

TEVR : Ottoman Turkish

(C.: Etvâr) Ağzı büyük gönden olan bardak. * Su bardağı. Abdest ibriği

TEVRAT : Ottoman Turkish

Hz. Musâ Aleyhisselâm'a nâzil olan kitab-ı mukaddesin nâm-ı celili. (Hakiki Tevrat, Kur'an-ı Kerim ile barışıktır. Şimdiki ise, çok yerleri değiştirilmiş, tahrif edilmiştir. Bu kitabın aslından az bir şey kalmıştır. Aklı başında ve İslâmiyeti, Kur'an-ı Kerim'i tetkik eden Yahudiler de hidayeti seçmişler ve müslüman olmuşlardır.)

TEVREB (TEVÂRİB) : Ottoman Turkish

Toprak

TEVRİB : Ottoman Turkish

Bir nesnenin uzunluğuyla eni arası

TEVRİD : Ottoman Turkish

Gülgün etmek. * Ağacın çiçek vermesi

TEVRİH : Ottoman Turkish

Bir hâdisenin veya konuşmanın tarihini yazmak. Vakit bildirmek