Turkish Risale
MÜNAKAŞA : Turkish Risale
Mücadele. Münazaa. Karşılıklı sözle çekişmek. Bir mes'eleyi sormayı çok ileri götürerek çekişmek. (Bak: Hakperest)(Hadis-i Şeyheyn'in ittifakına alâmet olan işaretiyle bir hadis bana gösterildi. "Hadis midir, değil midir?" sual edildi.Ben dedim
Böyle mu'teber bir kitapta Şeyheyn Hadisinin ittifakına hükmeden bir zâta itimad etmek lâzım; demek hadistir. Fakat hadisin, Kur'an gibi bazı müteşabihatı var. Ancak havass onların mânâlarını bulabilir. Şu hadisin zâhiri dahi, müşkilât-ı hadisin müteşabihat kısmından olmak ihtimali var, dedim. Eğer bilseydim medar-ı münakaşa olmuş, öyle kısa değil, belki böyle cevap verecektim:Evvelâ: Bu çeşit mesâili münakaşa etmenin birinci şartı; insaf ile, hakkı bulmak niyetiyle, inadsız bir surette, ehil olanların mabeyninde, su'-i telâkkiye sebeb olmadan müzakeresi câiz olabilir. O müzakere hak için olduğuna delil şudur ki: Eğer hak, muârızın elinde zâhir olsa, müteessir olmasın, belki memnun olsun; çünki bilmediği şey'i öğrendi. Eğer kendi elinde zâhir olsa, fazla birşey öğrenmedi, belki gurura düşmek ihtimâli var.Sâniyen
Sebeb-i münakaşa, eğer hadis ise; hadisin merâtibini ve vahy-i zımnînin derecâtını ve tekellümât-ı Nebeviyenin aksâmını bilmek lâzım. Avam içinde müşkilât-ı hadisiyeyi münakaşa etmek, izhar-ı fazl suretinde avukat gibi kendi sözünü doğru göstermek ve enaniyetini hakka ve insafa tercih etmek suretinde deliller aramak câiz değildir. M.)
MÜNAKAŞÂT : Turkish Risale
(Münakaşa. C.) Çekişmeler
MÜNAKEHA : Turkish Risale
(C.: Münâkehât) (Nikâh. dan) Nikâhlanma. Nikâh kıyışma
MÜNAKEHAT : Turkish Risale
Nikâhlanmalar. * Fık: Nikâhla alâkalı olan bahisler
MÜNAKERE : Turkish Risale
Kavga ve niza etmek. * Karşılıklı inkâr
MÜNAKIZ : Turkish Risale
Birbirini tutmayan, zıt olan, nakzeden. * Başka kelâmın mânasına muhalif olan
MÜNAKKAH : Turkish Risale
(Nakh. dan) En iyileri seçilmiş. Müntehab, güzide. * Soyulmuş, temizlenmiş, ayıklanmış. * İdâre gayesiyle fazlası kesilmiş masraf
MÜNAKKAHİYET : Turkish Risale
Ayıklanma, soyulma. En iyileri seçilme
MÜNAKKAS : Turkish Risale
(Noksan. dan) Eksiltilmiş, azaltılmış, tenkis edilmiş
MÜNAKKAT : Turkish Risale
(Nokta. dan) Noktalı, noktalanmış. Nokta konmuş
MÜNAKKAYAT : Turkish Risale
Temizlenmiş şeyler
MÜNAKKAŞ : Turkish Risale
Nakışlı, süslü, nakşedilmiş, işlemeli, resimli
MÜNAKKID : Turkish Risale
(Bak: Münekkid)
MÜNAKKIS : Turkish Risale
Eksilten, azaltan. Tenkis eden
MÜNAKKİ : Turkish Risale
Pâk edici, temizleyici. * Koruyan, hıfzeden
MÜNAMESE : Turkish Risale
Birbiriyle sırlaşmak
MÜNASAFA : Turkish Risale
(Nısf. dan) Yarıyarıya paylaşma. İki eşit parçaya ayırma
MÜNASAFATEN : Turkish Risale
Yarıyarıya olarak
MÜNASAHA : Turkish Risale
Nasihat etme, nasihatta bulunma
MÜNASARA : Turkish Risale
Birbirine yardım etme. Muavenette bulunma
MÜNASAT : Turkish Risale
Unutma, nisyan
MÜNASEBAT : Turkish Risale
(Münasebet. C.) Münasebetler, ilgiler. İki kişi veya hey'et arasındaki bağlar, ilişkiler. Alâkalar
MÜNASEBE : Turkish Risale
Benzemek
MÜNASEBET : Turkish Risale
İki şey arasındaki tenasüb, uygunluk, yakınlık, bağlılık, mensubiyet, yakışmak, vesile, alâka
MÜNASEHA : Turkish Risale
Bir şeyi diğerine nakletmek. * Döndürmek. * Tebdil etmek, değiştirmek. * Huk: Bir vârisin, kendine bırakılan mirası alamadan ölmesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani