Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FİRAVUN : Turkish Turkish

kibirli, suratsız ve kötü yürekli kimse

FİRAVUN : Turkish Turkish

dinsiz, günahkâr, zalim

FİRAVUNFARESİ, -Nİ : Turkish Turkish

etçillerden, afrika'da özellikle mısır'da yaygın, kedi büyüklüğünde bir hayvan (herpestes ichneumon)

FİRAVUNİNCİRİ, -Nİ : Turkish Turkish

- frenkinciri

FİRAVUNLAŞMA : Turkish Turkish

firavunlaşmak eylemi

FİRAVUNLAŞMAK : Turkish Turkish

kötü, acımasız bir insan olmak

FİRAVUNLUK : Turkish Turkish

firavun olma durumu

FİRAVUNLUK : Turkish Turkish

firavunun görevi

FIRÇA : Turkish Turkish

ir şeyin tozunu, kirini gidermekte ya da bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl ya da kıla benzer başka tellerden yapılan araç

FIRÇA : Turkish Turkish

esim yapma sanatı ve biçimi

FIRÇA : Turkish Turkish

paylama, azarlama

FIRÇA ÇEKMEK : Turkish Turkish

kendinden alt aşamada olan birini çok azarlamak

FIRÇA GİBİ : Turkish Turkish

dik, sık ve sert (saç, sakal)

FIRÇACI : Turkish Turkish

fırça yapıp satan kimse

FIRÇACILIK : Turkish Turkish

fırça ve fırçaya benzer araçların yapım ve satımı

FIRÇALAMA : Turkish Turkish

fırçalamak eylemi

FIRÇALAMAK : Turkish Turkish

(bir şeyi) temizlemek ya da parlatmak için fırça ile sürtmek

FIRÇALAMAK : Turkish Turkish

(avcılıkta) sık ve bataklık ormandan geçmek

FIRÇALAMAK : Turkish Turkish

kendinden alt aşamada olan birini çok azarlamak

FIRÇALANMA : Turkish Turkish

fırçalanmak eylemi

FIRÇALANMAK : Turkish Turkish

fırçayla ovulmak ya da temizlenmek

FIRÇALANMAK : Turkish Turkish

çok azarlanmak

FIRÇALATMAK : Turkish Turkish

fırçalamak eylemini yaptırmak

FIRÇALAYIŞ : Turkish Turkish

fırçalamak eylemi ya da biçimi

FIRÇALI : Turkish Turkish

fırçası olan