Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FORTE : Turkish Turkish

parçanın güçlü çalınacağını gösterir

FORTİSSİMO : Turkish Turkish

ir müzik yapıtında kimi bölümlerin çok güçlü çalınması gerektiğini belirtir

FORUM : Turkish Turkish

eski romalılar zamanında, roma'da ve diğer kentlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, °agora

FORUM : Turkish Turkish

toplu tartışma

FORUM : Turkish Turkish

kamuoyuna açılma alanı

FORVET : Turkish Turkish

akıncı

FOS : Turkish Turkish

çürük, temelsiz, boş, kof

FOS ÇIKMAK : Turkish Turkish

ir işin sonu gelmemek, boş çıkmak

FOSFAT, -TI : Turkish Turkish

fosforik asidin tuzu ya da esteri

FOSFATLAMA : Turkish Turkish

fosfatlamak eylemi

FOSFATLAMAK : Turkish Turkish

ekilen topraklara fosfatlı gübre vermek

FOSFATLAMAK : Turkish Turkish

madensel bir parçanın yüzeyinde koruyucu bir fosfat tabakası oluşturmak

FOSFATLAŞMAK : Turkish Turkish

fosfat durumuna gelmek

FOSFATLI : Turkish Turkish

ıçinde fosfat olan

FOSFOR : Turkish Turkish

atom numarası 15, atom ağırlığı 30,97 olan, yarısaydam, balmumu kıvamında, karanlıkta ışıldayan, sarmısak kokulu, 1,83 yoğunluğunda, zehirli bir element, ışılparçacık, simgesi p

FOSFORİK : Turkish Turkish

gübre, sabun, deterjan yapımında ve eczacılıkta kullanılan, renksiz sıvı anlamına gelen "fosforik asit" teriminde geçer

FOSFORIŞI : Turkish Turkish

kimi cisimlerin ya da canlı varlıkların normal sıcaklığında hissedilir bir artış olmadan, karanlıkta ışık verme özelliği

FOSFORIŞIL : Turkish Turkish

fosforışı özelliği olan

FOSFORLU : Turkish Turkish

ileşiminde fosfor olan

FOSFORLU : Turkish Turkish

işıklı, parlak

FOSFORLU : Turkish Turkish

gösterişli, çok boyalı

FOSFORLU KALEM : Turkish Turkish

mürekkebi fosforlu keçe kalem

FOSİL : Turkish Turkish

taşıl

FOSİL : Turkish Turkish

düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kimse

FOSİL YAKIT : Turkish Turkish

jeolojik zamanlar boyunca yer'de oluşmuş yakıt