Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FORA ETMEK : Turkish Turkish

(argo) çekip çıkarmak

FORM : Turkish Turkish

içim, °şekil

FORM : Turkish Turkish

ir insan ya da hayvanın fiziksel durumu, dış görünümü

FORM : Turkish Turkish

ir insan ya da hayvanın fiziksel ve ruhsal yönden durumu

FORM : Turkish Turkish

ıstenen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge

FORMA : Turkish Turkish

içim, °şekil

FORMA : Turkish Turkish

öğrencilerin, sporcuların, kimi mesleklerde çalışanların giydikleri, bağlı bulundukları okul, spor kulübü ya da meslekleri belirten tek tip giysi, °üniforma

FORMA : Turkish Turkish

tek kâğıt tabaka üzerine basılan on altı sayfalık kırılmış kitap parçası

FORMALDEHİT, -Tİ : Turkish Turkish

doymuş aldehitlerin ilk üyesi olan h-cho formülündeki aldehit

FORMALIK : Turkish Turkish

forma yapmak için ayrılmış, forma yapmaya uygun

FORMALIK : Turkish Turkish

herhangi bir sayıda forması olan

FORMALİST : Turkish Turkish

içimci, formaliteci, şekilci

FORMALİTE : Turkish Turkish

yöntem ya da yasaların gerektirdiği işlem

FORMALİTE : Turkish Turkish

önem verilmediği halde bir zorunluğa bağlı olarak yapılan biçimsel davranış

FORMALİTE : Turkish Turkish

yerine getirilmesi yasaca zorunlu kılınan işlem

FORMALİTECİ : Turkish Turkish

özellikle resmi işlerde yöntemlere, tüzüklere sıkı sıkıya bağlanıp işlerin yürümesini güçleştiren kimse

FORMALİTECİ : Turkish Turkish

içimci, şekilci, °şekilperest, °formalist

FORMALİZM : Turkish Turkish

içimcilik

FORMASYON : Turkish Turkish

içimlenme

FORMASYON : Turkish Turkish

yetisim

FORMAT : Turkish Turkish

herhangi bir şeklin ekrandaki boyutu

FORMATLAMA : Turkish Turkish

formatlamak eylemi

FORMATLAMAK : Turkish Turkish

ir diski ya da disketi üzerinde okuma ve yazma eylemi yapılabilecek biçimde belli bir standarda göre düzenlemek

FORMEL : Turkish Turkish

içimsel

FORMEN : Turkish Turkish

ışverence işçilerin başına getirilmiş denetim, yönetim görevi verilmiş yetkili