Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GETİRİ : Turkish Turkish

ekonomik bir değerin sağladığı gelir

GETİRİ : Turkish Turkish

ir işin, davranışın sağladığı yarar, katkı

GETİRİŞ : Turkish Turkish

getirmek eylemi ya da biçimi

GETİRMEK : Turkish Turkish

gelmesini sağlamak

GETİRMEK : Turkish Turkish

(bir şeyi, birini) gelirken yanına almak

GETİRMEK : Turkish Turkish

ir şeyi yanında ya da üstünde bulundurmak

GETİRMEK : Turkish Turkish

(bir yerden) bir kimseye bir şey sunmak, iletmek

GETİRMEK : Turkish Turkish

erişmek ya da eriştiğini sanmak

GETİRMEK : Turkish Turkish

(-) ıleri sürmek

GETİRMEK : Turkish Turkish

neden olmak, ortaya çıkarmak

GETİRMEK : Turkish Turkish

ıletmek, bildirmek

GETİRMEK : Turkish Turkish

gelir sağlamak

GETİRMEK : Turkish Turkish

ir oruna atamak ya da seçmek

GETİRMEK : Turkish Turkish

kimi sözcüklerle birleşik eylem yapmaya yarar

GETİRTMEK : Turkish Turkish

getirmek eylemini yaptırmak

GETR : Turkish Turkish

acağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten kumaş ya da köseleden yapılmış bir tür tozluk

GETTO : Turkish Turkish

(kimi avrupa toplumlarında) yahudilerin gönüllü olarak ya da zorlanarak yerleştikleri kent dışındaki yer

GETTO : Turkish Turkish

ir kentin kendiliğinden herhangi bir azınlık kümesince yerleşilen kesimi

GEVELEMEK : Turkish Turkish

çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek

GEVELEMEK : Turkish Turkish

ir sözü tam olarak ve açıkça söylememek, anlaşılmaz konuşmak

GEVELEYİŞ : Turkish Turkish

gevelemek eylemi ya da biçimi

GEVEN : Turkish Turkish

aklagillerden, dikenli bir çalı kimi çeşitlerinden "kitre" denen zamk çıkarılır, keven (astragalus)

GEVEZE : Turkish Turkish

çok konuşan, çenesi düşük, lafçı, °lafazan

GEVEZE : Turkish Turkish

sır saklamayan, boşboğaz

GEVEZELENMEK : Turkish Turkish

gevezelik etmek