Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖLGELEYİŞ : Turkish Turkish

gölgelemek eylemi ya da biçimi

GÖLGELİ : Turkish Turkish

gölge altında olan

GÖLGELİ : Turkish Turkish

gölgesi olan

GÖLGELİ : Turkish Turkish

nitelik ve ayrıntıları iyice bilinmeyen

GÖLGELİ RESİM : Turkish Turkish

gölgeyle oylum etkisinin verildiği resim

GÖLGELİK : Turkish Turkish

gölge altında bulunan yer

GÖLGELİK : Turkish Turkish

gölgesinde oturulan tente, çardak gibi herhangi bir şey

GÖLGEOLAY : Turkish Turkish

ir olaya katılan, fakat ona hiçbir etki yapmayan ya da başka bir olay tarafından var edilerek ona bağlı kalan olay

GÖLGEOLAYCILIK : Turkish Turkish

uhsal etkinliği bilinç olmadan da var olabileceğini ileri sürerek bilinci, bir gölgeolay sayan felsefe öğretisi

GÖLGESİNDEN KORKMAK : Turkish Turkish

çok korkak olmak

GÖLGESİZ : Turkish Turkish

gölgesi olmayan

GÖLKESTANESİ, -Nİ : Turkish Turkish

suda yetişen meyvesi kestane gibi yenen bir bitki (trapa natans)

GÖLLEK : Turkish Turkish

ağaçları sulamak için dibinde açılan çukur

GÖLLEMEK : Turkish Turkish

su, sıvı vb. birikmek

GÖLLENMEK : Turkish Turkish

akarsu, çukurlarda birikmek, gölcük olmak

GÖLLENMEK : Turkish Turkish

irikmek, toplanmak

GOLLÜK : Turkish Turkish

gol olmaya elverişli, gol olabilecek

GÖLÖLÇER : Turkish Turkish

gölölçümünde kullanılan aygıt, °limnimetre

GÖLÖLÇÜM : Turkish Turkish

göl sularının düzeyindeki değişimleri ölçme, °limnimetri

GÖLSEL : Turkish Turkish

gölle ilgili

GÖLÜK : Turkish Turkish

at, eşek, beygir, katır vb. yük taşıyan ve binilen hayvan

GOMALAK : Turkish Turkish

alkolde eriyen hayvansal reçine

GÖMBE : Turkish Turkish

mayalı ya da mayasız, yağlı ya da yağsız olarak yapılan bir tür kül pidesi

GÖMEÇ : Turkish Turkish

- gümeç

GÖMGÖK : Turkish Turkish

her yanı mavi, masmavi