Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖNDERMEK : Turkish Turkish

(sözlükçülükte) bir madde tanımlanırken okuru ilgisi nedeniyle başka maddeye yollamak, atıf yapmak

GÖNDERTMEK : Turkish Turkish

göndermek eylemini yaptırmak

GONDOL, -LÜ : Turkish Turkish

10 m. uzunluğunda, yassı ve iki başı yukarıya kıvrık kayık

GONDOLCU : Turkish Turkish

gondol kullanan kayıkçı

GÖNEN : Turkish Turkish

ekilecek toprağın sulandırılması

GÖNEN : Turkish Turkish

nem, °rutubet

GÖNEN : Turkish Turkish

nemli (toprak)

GÖNENÇ : Turkish Turkish

olluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama, °refah

GÖNENÇLİ : Turkish Turkish

gönenci, iyi bir yaşamı olan, °müreffeh

GÖNENDİRMEK : Turkish Turkish

mutluluğa, huzura kavuşturmak, sevindirmek

GÖNENME : Turkish Turkish

gönenmek eylemi

GÖNENMEK : Turkish Turkish

mutlu, mesut olmak; sevinç duymak, sevinmek

GÖNENMEK : Turkish Turkish

varlık, bolluk içinde yaşamak

GONG, -GU : Turkish Turkish

keçe ya da bez kaplı bir tokmakla vurularak titreşmesi sağlanan bir kurstan oluşan vurgulu çalgı

GONG, -GU : Turkish Turkish

yumrukoyununda her raundun başlangıç ve bitimini bildiren ses verici araç

GÖNLÜ (GÖZÜ) TOK : Turkish Turkish

zorunlu gereksinmeleri karşılanınca bununla yetinen, fazla mal ve para istemeyen, °müstağni

GÖNLÜ AKMAK : Turkish Turkish

irine karşı güçlü sevgi duymak

GÖNLÜ BOL : Turkish Turkish

yeterli olanaklardan yoksun olmasına karşın cömert, eliaçık davranmak isteyen

GÖNLÜ BULANMAK : Turkish Turkish

kusacak gibi olmak

GÖNLÜ BULANMAK : Turkish Turkish

kuşkulanmak

GÖNLÜ ÇEKMEK : Turkish Turkish

imrenip istemek

GÖNLÜ ÇELİNMEK : Turkish Turkish

ir kimsenin güzel sözlerine aldanmak, kapılmak

GÖNLÜ ÇÖKMEK : Turkish Turkish

yaşama gücü azalmak, ruhsal dengesi bozulmak

GÖNLÜ GANİ ( YA DA GÖNLÜ GÖZÜ GANİ) : Turkish Turkish

cömert ve gözü tok

GÖNLÜ KALMAK : Turkish Turkish

isteyip de edinemediği bir şeyi istemekten vazgeçememek