Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖZDEN KAÇMAK ( YA DA GÖZÜNDEN KAÇMAK) : Turkish Turkish

görülmemek, farkına varılmamak

GÖZDEN KAYBOLMAK : Turkish Turkish

ortadan çekilmek ya da görünmez olmak

GÖZDEN SÜRMEYİ ÇEKMEK ( YA DA ÇALMAK) : Turkish Turkish

hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak

GÖZDEN UZAKLAŞMAK : Turkish Turkish

ayrılıp başka yere gitmek, görünmez olmak

GÖZDİKEĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

pek çok istenen ve üzerine düşülen şey

GÖZDİKENİ : Turkish Turkish

oğadikeni

GÖZDİŞİ, -Nİ : Turkish Turkish

üstçenedeki köpek dişlerinden her biri

GÖZE : Turkish Turkish

ınce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşan, bir organizmanın yapı ve görev bakımından en küçük birliği, °hücre

GÖZE : Turkish Turkish

su kaynağı

GÖZE ALMAK : Turkish Turkish

gelebilecek zararı ve tehlikeyi önceden kabul etmek, riske atılmak

GÖZE BATMAK : Turkish Turkish

tedirgin etmek, uygunsuz ya da yakışıksız görünmek

GÖZE BATMAK : Turkish Turkish

çekememezliğe yol açmak

GÖZE ÇARPMAK : Turkish Turkish

dikkati üzerine çekmek

GÖZE DİKEN OLMAK : Turkish Turkish

herkesin kıskançlığı kendisine çevrilmek

GÖZE GELMEK : Turkish Turkish

göz değmek

GÖZE GİRMEK : Turkish Turkish

davranış ve yetenekleriyle ilgi ve önem kazanmak

GÖZE GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

elli, açık olmak

GÖZE GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

var olmadığı halde varmış gibi görünmek

GÖZE GÖRÜNMEMEK : Turkish Turkish

ortaya çıkmamak, ortalıkta dolaşmamak, saklanmak

GÖZE GÖRÜNMEMEK : Turkish Turkish

kendisi var olduğu halde göz onu görememek

GÖZE GÖZ, DİŞE DİŞ : Turkish Turkish

aynı biçimde acısını çıkarma, misilleme, kısasa kısas, °kısas

GÖZE YASAK OLMAZ : Turkish Turkish

ir kimseye ya da nesneye bakılmasını kimse önleyemez

GÖZEBİLİM : Turkish Turkish

dirimbilimin, gözenin yapı, görev, çoğalma ve yaşamıyla ilgilenen dalı, hücre- bilim, °sitoloji

GÖZELERARASI : Turkish Turkish

dokularda gözelerin arasında yer alan, hücrelerarası

GÖZELİ : Turkish Turkish

gözesi olan, göze biçiminde olan, hücreli