Turkish Turkish
GÖZEMEK : Turkish Turkish
kumaştaki deliği örerek kapatmak
GÖZEMEK : Turkish Turkish
dikilen bitkilerin seyrek yerlerini sıklaştırmak
GÖZEN : Turkish Turkish
gösterişli, ilgi çekici kimse
GÖZENE : Turkish Turkish
kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen ön tarafı telden başlık
GÖZENEK : Turkish Turkish
delikli bir nesnenin deliklerinden her biri
GÖZENEK : Turkish Turkish
itkilerde solunum ve fotosentez için gerekli oksijen ve karbondioksit alışverişine, suyun buhar olarak dışarı atılmasına yarayan, yaprakların alt yüzeyinde çok sayıda bulunan, gözeler arasındaki mikroskobik deliklerden her biri, °mesame, °por
GÖZENEK : Turkish Turkish
canlı dokularda dışderi üzerindeki küçük, basit açıklık, °mesame, °por
GÖZENEK : Turkish Turkish
güneş yüzeyinde görülen küçük, yuvarlak, kara lekelerden her biri
GÖZENEK : Turkish Turkish
pencere
GÖZENEK : Turkish Turkish
ir işlemede, örgüde, ipliklerin kesilmesi, ayrı tutulması yoluyla oluşturulan boşluk, °ajur
GÖZENEKLEŞTİRİCİ : Turkish Turkish
ir reçine ya da kauçuğa katıldığında sıcaklığın yükselmesi sonucu gaz vererek bozunan ve böylece karışımın kütlesi içinde açık ya da kapalı gözeli bir köpük ya da süngerimsi doku oluşturan bileşik
GÖZENEKLİ : Turkish Turkish
gözenekleri olan
GÖZENEKLİLİK : Turkish Turkish
gözenekli bir cismin niteliği
GÖZENEKÖLÇER : Turkish Turkish
ir cismin gözenekliliğini ölçmeye yarayan aygıt, °porozimetre
GÖZENEKÖLÇÜM : Turkish Turkish
ir gerecin içindeki gözeneklerin biçimini, dağılımını ya da boyutlarını belirleme, °porozimetri
GÖZENEKSİZ : Turkish Turkish
gözenekleri olmayan
GÖZENMEK : Turkish Turkish
gözemek eylemine konu olmak
GÖZER : Turkish Turkish
uğday, toprak gibi şeylerin elendiği iri gözlü kalbur
GÖZERİMİ : Turkish Turkish
ufuk
GÖZETİCİ : Turkish Turkish
gözetmek işini yapan, koruyucu, bakıcı, kollayıcı, °sürveyan, °süpervizör
GÖZETİCİ : Turkish Turkish
yarışçıları aralarındaki açıklığa göre derecelendiren yarışma koşulla- rında, ellişer metre aralıkla dönemeçlere dizilen en az dört gözlemciden her biri
GÖZETİCİLİK : Turkish Turkish
gözeticinin işi, koruyuculuk
GÖZETİLME : Turkish Turkish
gözetilmek eylemi
GÖZETİLMEK : Turkish Turkish
gözetmek eylemi yapılmak ya da gözetmek eylemine konu olmak
GÖZETİM : Turkish Turkish
gözetme işi, °nezaret
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani