Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖZETİM : Turkish Turkish

gözaltı

GÖZETİMCİ : Turkish Turkish

gözetim işini yapan kimse

GÖZETİŞ : Turkish Turkish

gözetmek eylemi ya da biçimi

GÖZETLEME : Turkish Turkish

gözetlemek eylemi, °tarassut

GÖZETLEMEK : Turkish Turkish

irine, bir şeye ya da yere gizlice bakmak

GÖZETLEMEK : Turkish Turkish

irinin yaptıklarını belli etmeden izlemek

GÖZETLENİŞ : Turkish Turkish

gözetlenmek eylemi ya da biçimi

GÖZETLENMEK : Turkish Turkish

gözetlemek eylemi yapılmak

GÖZETLETMEK : Turkish Turkish

gözetlemek eylemini birine yaptırmak, gözettirmek, gözletmek

GÖZETLEYİCİ : Turkish Turkish

ir şeyi gözetlemekle görevli kişi

GÖZETLEYİCİLİK : Turkish Turkish

gözetleyicinin yaptığı iş

GÖZETLEYİŞ : Turkish Turkish

gözetlemek eylemi ya da biçimi

GÖZETME : Turkish Turkish

gözetmek eylemi

GÖZETMEK : Turkish Turkish

korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek

GÖZETMEK : Turkish Turkish

önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak

GÖZETMEK : Turkish Turkish

kollamak, kayırmak, beklemek

GÖZETMEK : Turkish Turkish

ir sonuca giderken tüm ayrıntı ve etkenleri dikkate almak

GÖZETMEN : Turkish Turkish

okullarda öğrenciler arasında düzeni sağlamakla görevli kimse, °mubassır

GÖZETMEN : Turkish Turkish

sınav gözcüsü, gözcü

GÖZETMEN : Turkish Turkish

film çalışmalarında yapımcı adına filmin sanat, teknik ve parasal yönünü düzenleyen kimse

GÖZETTİRMEK : Turkish Turkish

gözetmek eylemini yaptırmak, gözetmesini sağlamak, gözetletmek, gözletmek

GÖZEVİ, -Nİ : Turkish Turkish

- gözyuvası

GÖZEYUTARLIĞI, -NI : Turkish Turkish

vücuda giren mikropların yutargözeler tarafından yutulup yok edilmesi, hücreyutarlığı, °fagositoz

GÖZGÜ : Turkish Turkish

ayna

GÖZKAPAĞI, -NI : Turkish Turkish

gözyuvarlarının önünde bulunan, birbirine yaklaşarak gözü örten, kenarlarında kirpikler bulunan koruyucu organ