Turkish Turkish
Turkish Turkish
GÜN : Turkish Turkish
gündüz
GÜN : Turkish Turkish
sabah, şafak, tan
GÜN : Turkish Turkish
güneş
GÜN : Turkish Turkish
güneş ışığı
GÜN : Turkish Turkish
ıçinde bulunulan zaman, bugün
GÜN : Turkish Turkish
zaman, sıra
GÜN : Turkish Turkish
çağ, dönem, devir
GÜN : Turkish Turkish
ıyi yaşanmış zaman
GÜN : Turkish Turkish
kutlama niteliğinde özel gün
GÜN : Turkish Turkish
ev hanımlarının konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı
GÜN : Turkish Turkish
elge yazımında tarih
GÜN AĞARMAK : Turkish Turkish
tan yeri aydınlanmak
GÜN ALMAK : Turkish Turkish
ir yerden, belli bir nedenle zaman ayırtmak, randevu almak
GÜN ALMAK : Turkish Turkish
yaşını, günü gününe bitirmiş olmak
GÜN BUGÜN : Turkish Turkish
tam sırası, fırsat bu fırsat
GÜN DİKİLMESİ : Turkish Turkish
tam öğle vakti, °zeval
GÜN DOĞMADAN KEMLİĞİ SÖYLENMEZ : Turkish Turkish
ir iş iyice belli olmadan sonucu hakkında yargı yürütülemez
GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR : Turkish Turkish
sabredip beklenirse yeni olanaklar doğabilir
GÜN DOĞMAK : Turkish Turkish
sabah olmak
GÜN DURUMU : Turkish Turkish
güneşin açılımının en çok olduğu gün
GÜN EĞİŞMESİ : Turkish Turkish
ikindiden sonraki zaman
GÜN GİBİ AÇIK : Turkish Turkish
çok açık, çok belli
GÜN GÖRMEK : Turkish Turkish
esenlik, bolluk, mutluluk içinde yaşamak
GÜN GÖRMEMEK : Turkish Turkish
sıkıntı içinde yaşamak
GÜN GÖRMEZ : Turkish Turkish
hiç güneş ışığı almaz (yer)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani