Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAD, -DDİ : Turkish Turkish

(ınsan için) yetki ve değer

HAD, -DDİ : Turkish Turkish

terim

HÂD, -DDİ : Turkish Turkish

keskin; sivri

HÂD, -DDİ : Turkish Turkish

(sayrılık için) çabuk ilerleyen, iveğen, °akut

HÂD, -DDİ : Turkish Turkish

(bunalım, geçimsizlik gibi kötü durumlar için) aşırı, şiddetli; gergin

HADDE : Turkish Turkish

madenleri tel durumuna getirmek için kullanılan ve türlü çapta delikleri olan çelik araç

HADDE FABRİKASI : Turkish Turkish

som demire çubuk, köşebent, levha, ray gibi biçimler verilen yapımevi

HADDECİ : Turkish Turkish

madenlerin haddeleme yöntemiyle işleyen işçi

HADDEDEN GEÇİRMEK : Turkish Turkish

inceltmek

HADDEDEN GEÇİRMEK : Turkish Turkish

en küçük ayrıntısına kadar incelemek, dikkatle araştırmak

HADDEHANE : Turkish Turkish

ham demirin, madenin haddelendiği, fırın, ocak

HADDELEME : Turkish Turkish

haddelemek işlemi yapma

HADDELEMEK : Turkish Turkish

madenleri haddeden geçirerek, kimi işlemler sonucu, istenilen biçime getirmek

HADDİ HESABI YOK : Turkish Turkish

pek çok, sınırı, ölçüsü yok

HADDİ KİFAYEYİ BULMAK : Turkish Turkish

yeterince olmak

HADDİ Mİ ( YA DA HADDİNE Mİ DÜŞMÜŞ) : Turkish Turkish

onun bunu yapmaya yetkisi ya da yeteneği yoktur

HADDİ OLMAMAK : Turkish Turkish

(hakkı ya da yetkisi) olmamak

HADDİ VARSA : Turkish Turkish

korkmuyorsa, cesareti varsa anlamında kullanılır

HADDİ ZATINDA : Turkish Turkish

aslında

HADDİNDEN FAZLA : Turkish Turkish

gereğinden çok, aşırı

HADDİNİ AŞMAK : Turkish Turkish

ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek

HADDİNİ BİLDİRMEK : Turkish Turkish

sert bir karşılıkla uslandırmak, yola getirmek, cezalandırmak

HADDİNİ BİLMEK : Turkish Turkish

kendi değer ve yeteneğini olduğundan üstün görmemek

HADEME : Turkish Turkish

özellikle okullarda temizlik ve ayak işlerine bakan görevli, hizmetli

HADEMEİ HAYRAT : Turkish Turkish

dinsel kuruluşlarda temizlik ve ayak işlerine bakan görevliler