Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HALICILIK : Turkish Turkish

halı alıp satma işi, halı ticareti

HALİFE : Turkish Turkish

hz. muhammet'in vekili olarak müslümanların imamlığını ve şeriatın koruyuculuğunu yapmakla görevli sayılan kimse

HALİFE : Turkish Turkish

hükümdar

HALİFE : Turkish Turkish

osmanlı padişahlarının kullandıkları sanlardan biri

HALİFE : Turkish Turkish

abıâli kalemlerinde yazman

HALİFELİK : Turkish Turkish

halifenin görevi, °hilafet

HALİFELİK : Turkish Turkish

halife niteliği ve orunu

HALİFELİK : Turkish Turkish

halifenin egemenliği altındaki ülkeler

HALİHAZIR : Turkish Turkish

şimdiki durum, bugünkü durum

HALİHAZIRDA : Turkish Turkish

ugünlerde

HALİK, -KI : Turkish Turkish

yaratıcı, yaratan

HALİK, -KI : Turkish Turkish

(büyük "h" ile)" öz. a. yaradan, tanrı

HALİL IBRAHİM BEREKETİ : Turkish Turkish

ıbrahim peygamber'i işaretle bolluk, refah anlatır

HALİM : Turkish Turkish

(ınsanlar için) yumuşak huylu

HALİM SELİM : Turkish Turkish

yumuşak huylu (kimse)

HALİNDE : Turkish Turkish

(görünümünde) olarak

HALİNE BAKMAMAK : Turkish Turkish

kendisinin ne durumda olduğunu düşünmeden gücünü aşan işlere kalkışmak

HALİNE KÖPEKLER GÜLÜYOR : Turkish Turkish

çok kötü bir duruma düşenler için kullanılır

HALİS : Turkish Turkish

katışık olmayan, katışıksız, °saf

HALİS MUHLİS : Turkish Turkish

hiç katışıksız, eksiksiz, öz

HALİSANE : Turkish Turkish

her türlü çıkar düşüncesinden uzak olarak, temiz yürekle, içtenlikle: halisane bir tavsiye, kendini kumardan uzak tut

HALİTA : Turkish Turkish

alaşım

HALİTA : Turkish Turkish

inden çok öğeden oluşmuş karmaşık bir bütün

HALİYLE : Turkish Turkish

olduğu gibi

HALİYLE : Turkish Turkish

olağan bir sonuç olarak, ister istemez