Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HALLİCE : Turkish Turkish

durumu benzerlerine göre biraz daha iyi; daha iyice

HALLİHAMUR : Turkish Turkish

ir şeyin içinde eriyip onunla kaynaşmak ya da bulunduğu koşullara uymak anlamına gelen "hallihamur olmak" deyiminde geçer

HALLOLMAK : Turkish Turkish

çözümlenmek, sonuçlanmak

HALLOLMAK : Turkish Turkish

ir sıvı içinde erimek

HALLOLUNMA : Turkish Turkish

çözülmek, sonuca bağlamak

HALOJEN : Turkish Turkish

madenlerle birleşince tuz verebilen flor, klor, brom ve iyot elementlerine verilen ad

HALOJENLEME : Turkish Turkish

ir molekülde bir hidrojen atomu yerine bir halojen atomu koyma

HALOJENLEMEK : Turkish Turkish

halojenleme işlemi yapmak

HALSİZ : Turkish Turkish

hali, gücü olmayan, bitkin, dermansız, takatsız

HALSİZ DÜŞMEK : Turkish Turkish

itkin düşmek, güçsüz kalmak

HALSİZCE : Turkish Turkish

halsiz olarak, biraz halsiz

HALSİZLİK : Turkish Turkish

halsiz olma durumu, bitkinlik, dermansızlık, takatsızlık

HALT : Turkish Turkish

ir şeyi başka bir şeyle karıştırma

HALT : Turkish Turkish

uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma

HALT : Turkish Turkish

uygun olmayan, beğenilmeyen şey

HALT ETMEK : Turkish Turkish

uygunsuz bir söz söylemek, uygunsuz davranmak

HALT KARIŞTIRMAK : Turkish Turkish

uygunsuz davranışta bulunmak ya da iş yapmak

HALT YEMEK : Turkish Turkish

yakışıksız ve kötü bir iş yapmak

HALTA : Turkish Turkish

köpeklerin boynuna takılan tasma, toht

HALTA : Turkish Turkish

oyunduruk

HALTER : Turkish Turkish

irbirine sapla bağlanmış iki gülle ya da disklerden yapılmış araç

HALTER : Turkish Turkish

u aracı kaldırmayı amaçlayan spor dalı

HALTERCİ : Turkish Turkish

halter sporu yapan kimse

HALTERCİLİK : Turkish Turkish

halterci olma durumu

HALUK, -KU : Turkish Turkish

temiz huylu, iyi ahlaklı