Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAR HUR : Turkish Turkish

karışıklık ve anlaşmazlık

HAR VURUP HARMAN SAVURMAK : Turkish Turkish

düşüncesizce ve hesapsızca harcamak

HARA : Turkish Turkish

at üretilen çiftlik

HARA : Turkish Turkish

hare

HARABAT, -TI : Turkish Turkish

yıkıntılar, harabeler, viraneler

HARABAT, -TI : Turkish Turkish

(divan edebiyatında) ıçkili eğlence yeri, meyhane

HARABAT, -TI : Turkish Turkish

dağınık, derbeder yaşama biçimi

HARABATİ : Turkish Turkish

maddi şeylere değer vermediği için üstüne başına özenmeyen, dağınık, derbe- der

HARABATİ : Turkish Turkish

vaktini meyhanelerde geçiren (kimse)

HARABATİLİK : Turkish Turkish

harabati olma durumu, dağınıklık, derbederlik

HARABE : Turkish Turkish

eski çağlardan kalmış kent ya da yapı, ören, kalıntı

HARABE : Turkish Turkish

yıkılmış ya da yıkılmaya yüz tutmuş yapı, yıkı

HARABELİK : Turkish Turkish

harap olmuş yer, ören

HARABEYE ÇEVİRMEK : Turkish Turkish

yıkmak

HARABİYET : Turkish Turkish

haraplık, yıkkınlık

HARAÇ : Turkish Turkish

osmanlılarda genel olarak, toprak sahiplerinden devletçe alınan vergi

HARAÇ : Turkish Turkish

osmanlılarda müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları zorunlu vergi

HARAÇ : Turkish Turkish

ir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para

HARAÇ ALMAK : Turkish Turkish

ir yerden, bir kimseden zorla para almak

HARAÇ MEZAT SATMAK : Turkish Turkish

açık artırmayla satmak

HARAÇ YEMEK ( YA DA ALMAK) : Turkish Turkish

aşkasının sırtından geçinmek

HARAÇA BAĞLAMAK : Turkish Turkish

irini belli zamanlarda, belli miktarda para vermeye zorlamak

HARAÇÇI : Turkish Turkish

haraç toplamakla görevli olan kimse

HARAÇÇI : Turkish Turkish

zor kullanarak kimi yerlerden ya da kimselerden para sızdıran kimse

HARAÇÇILIK : Turkish Turkish

haraççının görevi