Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HARI GEÇMEK : Turkish Turkish

kızgınlığı, yeğinliği, hevesi, isteği ya da öfkesi geçmek

HARİÇ : Turkish Turkish

dış, dışarı

HARİÇ : Turkish Turkish

yabancı ülke, dışarı

HARİÇ : Turkish Turkish

dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, dışında

HARİCEN : Turkish Turkish

dıştan; dışarıdan

HARİCİ : Turkish Turkish

dışla ilgili, dıştan olan, dışsal

HARİCİ : Turkish Turkish

hariciler mezhebinden olan kimse

HARİCİLER : Turkish Turkish

hz. ali ve muaviye arasındaki anlaşmazlığın giderilmesi için başvurulan hakemlik yöntemine karşı çıkarak, her iki tarafa da muhalafet edenler

HARİCİYE : Turkish Turkish

(devlet yönetiminde) dışişleri

HARİCİYE : Turkish Turkish

ameliyatı gerektiren hastalıklarla ilgilenen hekimlik kolu

HARİCİYE : Turkish Turkish

hastanelerde, bu hastalıklarla ilgilenen bölüm

HARİCİYECİ : Turkish Turkish

dış siyasayla uğraşan meslek adamı

HARİCİYECİ : Turkish Turkish

dış hastalıkları uzman hekimi

HARİCİYECİLİK : Turkish Turkish

hariciyeci olma durumu

HARİÇTEN GAZEL OKUMAK ( YA DA ATMAK) : Turkish Turkish

ir konuyu iyice bilmeden, üzerinde görüş ve düşünce ileri sürmek

HARİÇTEN GAZEL OKUMAK ( YA DA ATMAK) : Turkish Turkish

ir konuşmaya yersiz ve zamansız katılmak

HARİKA : Turkish Turkish

yaradılışın ve olanakların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey)

HARİKA : Turkish Turkish

çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel

HARİKALAR YARATMAK : Turkish Turkish

hayranlık uyandıracak başarılar kazanmak

HARİKULADE : Turkish Turkish

eşi görülmemiş, hayranlık uyandıracak derecede, olağanüstü

HARİKULADE : Turkish Turkish

çok güzel

HARİKULADELİK : Turkish Turkish

olağan üstü olma durumu ya da niteliği, olağanüstülük

HARIL HARIL : Turkish Turkish

aralıksız olarak, durmaksızın, bütün gücüyle

HARILANMAK : Turkish Turkish

(hayvan) huysuzlanmak

HARILDAMAK : Turkish Turkish

gürültüyle ve sürekli olarak akmak; yanmak; çalışmak