Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İMANINA KADAR (KISA SÖYLENİŞLE) : Turkish Turkish

ağzına kadar, tıka basa

İMANİYE : Turkish Turkish

ınancılık, °fideizm

İMANLI : Turkish Turkish

ımanı olan, inançlı, °mutekit

İMANLI : Turkish Turkish

insaflı, vicdanlı

İMANSIZ : Turkish Turkish

ımanı olmayan, inançsız, inansız

İMANSIZ : Turkish Turkish

insafsız, acımasız

İMANSIZ : Turkish Turkish

yağı alınmış (süt, peynir, yoğurt)

İMANSIZ GİTMEK : Turkish Turkish

tanrı'ya inanmadan ölmek

İMANSIZLIK : Turkish Turkish

imansız olma durumu, inançsızlık, inansızlık

İMAR : Turkish Turkish

ayındırlık

İMAR : Turkish Turkish

ayındır duruma getirme, geliştirme

İMAR ETMEK : Turkish Turkish

ayındır duruma getirmek, bayındırlaştırmak, geliştirmek

İMARET : Turkish Turkish

yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu, °imarethane

İMARET YAPILMADAN DİLENCİLER (KÖRLER) KAPIYA DİZİLDİ : Turkish Turkish

iş daha tasarı durumundayken ondan yararlanmak üzere hazırlananlar var

İMARETHANE : Turkish Turkish

- imaret

İMBAT, -TI : Turkish Turkish

yazın, gündüz denizden karaya doğru esen mevsim rüzgârına ege bölgesi'nde verilen ad, deniz yeli

İMBİK : Turkish Turkish

damıtıcı

İMBİKTEN ÇEKMEK : Turkish Turkish

damıtmak

İMBİLİM : Turkish Turkish

göstergebilim

İMBİSAT ETMEK : Turkish Turkish

yayılmak, genişlemek

İMBİSAT, -TI : Turkish Turkish

yayılma, genişleme

İMDAT : Turkish Turkish

tehlikede olana yapılan yardım

İMDAT : Turkish Turkish

yetişin! kurtarın!

İMDAT : Turkish Turkish

(tamlayan olarak) tehlike anında kullanılacak ya da tehlike durumu gösterenşey

İMDAT ETMEK : Turkish Turkish

tehlikede olan birine yardım etmek