Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İNŞA ETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi oluşturup geliştirmek

İNŞAAT, -TI : Turkish Turkish

yapı, yapı işleri

İNŞAAT, -TI : Turkish Turkish

yapmak işi, yapım

İNŞAATÇI : Turkish Turkish

yapı işlerini yöneten teknik görevli

İNŞAATÇI : Turkish Turkish

yapı ustası

İNŞAATÇILIK : Turkish Turkish

ınşaat işleriyle uğraşma

İNSAF : Turkish Turkish

merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adalet

İNSAF : Turkish Turkish

"acı, düşün" anlamında kullanılır

İNSAF ETMEK : Turkish Turkish

acımak, hakkını tanımak; merhamet etmek

İNSAFA GELMEK : Turkish Turkish

acımasız ve haksız tutumdan vazgeçmek

İNSAFINA KALMIŞ : Turkish Turkish

(bir şeyin) bir kimsenin doğruluğuna, adaletine ve isteğine bağlı olduğunu belirtir

İNSAFLI : Turkish Turkish

ınsafı olan, acıyarak, hakkını vererek davranan, vicdanlı

İNSAFLILIK : Turkish Turkish

ınsaflı olma durumu

İNSAFSIZ : Turkish Turkish

ınsafı olmayan, vicdansız

İNSAFSIZCA : Turkish Turkish

ınsafsız bir biçimde, gaddarca

İNSAFSIZLIK : Turkish Turkish

ınsafsız olma durumu, insafsızca davranma, vicdansızlık

İNSAFSIZLIK ETMEK : Turkish Turkish

acımamak; insafsızca, vicdansızca davranmak

İNŞALLAH : Turkish Turkish

"tanrı dilerse, tanrı izin verirse" anlamında dilek anlatır

İNŞALLAHLA MAŞALLAHLA : Turkish Turkish

çaba harcamadan, tevekkülle

İNSAN : Turkish Turkish

memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, usu vedüşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı

İNSAN : Turkish Turkish

u türden olan canlı

İNSAN : Turkish Turkish

huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)

İNSAN : Turkish Turkish

kimi vakit belgisiz adıl gibi de kullanılır

İNSAN AYAĞI DEĞMEMİŞ ( YA DA BASMAMIŞ) : Turkish Turkish

içine insan girmemiş, içinde insan olmayan

İNSAN ÇEŞİT ÇEŞİT (KISIM KISIM) YER DAMAR DAMAR : Turkish Turkish

topraktaki çeşitlilik insanlar için de geçerlidir