Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İTMEK, -ER : Turkish Turkish

kendinden uzaklaştırmak, olumsuz bir etki yaratmak

İTMEK, -ER : Turkish Turkish

ir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, "çekmek" karşıtı

İTMEK, -ER : Turkish Turkish

astırmak

İTMİNAN : Turkish Turkish

ınanma, güvenme

ITRAH : Turkish Turkish

dışarı çıkarma, dışarı atma

ITRAH ETMEK : Turkish Turkish

vücuttan dışarı atmak

ITRİ : Turkish Turkish

itırlı, kokulu

ITRİYAT, -TI : Turkish Turkish

(sürünülecek) güzel kokular, °parfümeri

ITRİYATÇI : Turkish Turkish

kozmetik ürünleri satan kimse ya da yer

ITRİYATÇILIK : Turkish Turkish

itriyatçı olma durumu

İTRİYUM : Turkish Turkish

atom numarası 39, atom ağırlığı 88,92 olan, seryum filizlerinde bulunan, gri renkli, 4,6 yoğunluğunda değerli element, simgesi y

İTTİFAK ETMEK : Turkish Turkish

anlaşmak, uyuşmak, bağlaşmak

İTTİFAK, -KI : Turkish Turkish

anlaşma, uyuşma, bağlaşma

İTTİFAK, -KI : Turkish Turkish

oybirliği

İTTİFAKLA : Turkish Turkish

oybirliğiyle

İTTİHAT : Turkish Turkish

irleşme, birlik kurma, bir olma

İTTİHAT ETMEK : Turkish Turkish

irleşmek

İTTİHATÇI : Turkish Turkish

irleşme, birlik oluşturma yanlısı olan (kimse)

İTTİHATÇI : Turkish Turkish

meşrutiyet döneminde ıttihat ve terakki cemiyeti üyesi ya da yanlısı olan (kimse)

İTTİHAZ : Turkish Turkish

sayma, tutma

İTTİHAZ : Turkish Turkish

alma

İTTİHAZ ETMEK : Turkish Turkish

saymak, tutmak,
..olarak görmek

İTTİHAZ ETMEK : Turkish Turkish

almak, gerekeni yapmak

İTTIRAT : Turkish Turkish

tekdüze olma durumu, tekdüzelik

İTTİRMEK : Turkish Turkish

hızla itmek