Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KASALAMAK : Turkish Turkish

kasalara yerleştirmek

KASALANMA : Turkish Turkish

kasalanmak eylemi

KASALANMAK : Turkish Turkish

sığır, koyun gibi eti yenecek hayvanları kesen ya da dükkânında perakende olarak satan kimse

KASALANMAK : Turkish Turkish

u alışverişin yapıldığı dükkân, kasap dükkân

KASALANMAK : Turkish Turkish

kan dökücü, °hunhar: ınsan kasabı

KAŞALOT : Turkish Turkish

ıspermeçet balinası

KAŞALOT : Turkish Turkish

aptal, budala

KAŞAN : Turkish Turkish

(hizmet ve binek hayvanları için) durup işeme

KAŞAN YERİ : Turkish Turkish

uzun yolda hayvanların durup işedikleri ve biraz dinlendikleri yer

KAŞANDIRMAK : Turkish Turkish

hayvanı durdurup işetmek

KÂŞÂNE : Turkish Turkish

üyük, süslü köşk, saray gibi yapı

KAŞANMAK : Turkish Turkish

(hizmet ve binek hayvanları için) durup işemek

KASAPHANE : Turkish Turkish

kesimevi, °mezbaha, °kanara

KASAPLIK : Turkish Turkish

kasap olma durumu ya da kasabın yaptığı iş

KASAPLIK : Turkish Turkish

kesimevine gönderilip kesilmek için ayrılmış (hayvan)

KASAPLIK : Turkish Turkish

kan dökücülük, °hunharlık

KAŞAR : Turkish Turkish

koyun sütünden yapılan, tekerlek biçiminde, sarımtırak, yağlı bir peynir

KAŞAR : Turkish Turkish

oyunda açıkgöz, kurnaz olan kimse

KASARA : Turkish Turkish

geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte

KAŞARLANMA : Turkish Turkish

kaşarlanmak eylemi

KAŞARLANMAK : Turkish Turkish

ir işte, bir eylemde çok deneyim kazanmak

KAŞARLANMAK : Turkish Turkish

hoşa gitmeyen bir eyleme ya da bir işe alışarak artık ondan üzüntü duymaz olmak

KAŞARLI : Turkish Turkish

kaşarla yapılmış

KAŞARLI : Turkish Turkish

olumsuz bir duruma alışarak onu olağan karşılayan kaşarlanmış

KASATURA : Turkish Turkish

süngü gibi, tüfeğin namlusu ucuna takılan ve bel kayışına asılı olarak taşınan küçük kılıç