Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KASAVET ÇEKMEK : Turkish Turkish

üzülmek, tasalanmak, kaygılanmak

KASAVET ETMEK : Turkish Turkish

üzülmek, kaygılanmak

KASAVET, -Tİ : Turkish Turkish

üzüntü, tasa, kaygı, sıkıntı

KASAVETLENMEK : Turkish Turkish

kaygılanmak, tasalanmak

KASAVETLİ : Turkish Turkish

üzüntülü, sıkıntılı, tasalı, kaygılı

KASAVETSİZ : Turkish Turkish

üzüntüsüz, sıkıntısız, tasasız, kaygısız

KASAVETSİZLİK : Turkish Turkish

kasavetsiz olma durumu

KAŞBASTI : Turkish Turkish

aşa ve alna bağlanan bağ, çatkı

KASDOKU : Turkish Turkish

canlının devinimini sağlayan, kasılabilen telleri kapsayan gözeler topluluğu

KAŞE : Turkish Turkish

damga, °mühür

KAŞE : Turkish Turkish

toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap

KÂSE : Turkish Turkish

cam, çini, toprak vb.'den yapılmış, sulu yiyeceklerin konulduğu derince çanak: çorba kâsesi. yoğurt kâsesi

KAŞEKSİ : Turkish Turkish

ütün beslenme işlevlerinin bozulmasıyla oluşan ileri derecede zayıflık

KAŞELİ : Turkish Turkish

kaşesi olan, kaşe basılmış olan

KAŞELİ : Turkish Turkish

ışverenin, kendisine başkaca bir yükümlülüğü olmadan, çalışma süresine göre ücret verdiği (kimse)

KASEM : Turkish Turkish

ant içme, yemin etme

KASET : Turkish Turkish

ıçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şerit bulunan küçük kutu

KASETÇALAR : Turkish Turkish

manyetik bir bant üzerine sesleri kaydetmeye ve istendiğinde sese dönüştürmeye yarayan elektronik aygıt

KASETÇİ : Turkish Turkish

kaset satan kimse

KASETÇİLİK : Turkish Turkish

oş ya da dolu kaset üretme, satma işi

KASİDE : Turkish Turkish

on beş beyitten az olmayan, bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyitle uyaklı bulunan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatı nazım biçimi: bâkî, nef'i kasideleriyle tanınır

KASİDECİ : Turkish Turkish

kaside yazan ozan

KASİDECİ : Turkish Turkish

irine yaranmak amacıyla aşırı övgüde bulunan kimse

KASİDECİLİK : Turkish Turkish

kasideci olma durumu

KÂŞİF : Turkish Turkish

var olmasına karşın bilinmeyen bir teyi, yeri bulan, bulucu