Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KASITLI : Turkish Turkish

ısteyerek, bilerek yapılan, maksatlı

KASITSIZ : Turkish Turkish

ısteyerek, bilerek yapılmayan, maksatsız

KASİYER : Turkish Turkish

alışveriş merkezlerinde kasada oturarak para alan kimse

KASK : Turkish Turkish

aşı korumak için kullanılan koruyucu başlık

KAŞKARİKO : Turkish Turkish

oyun, dolap

KAŞKARİKO : Turkish Turkish

yalan

KASKATI : Turkish Turkish

ıyice katı, çok katı

KASKATI : Turkish Turkish

acımasız, hoşgörüsüz

KASKATI KESİLMEK : Turkish Turkish

aşırı coşku, şaşkınlık, korku, üzüntü vb. karşısında hareket edemeyecek, bir şey söyleyemeyecek duruma gelmek, donup kalmak

KAŞKAVAL : Turkish Turkish

tekerlek biçiminde, sarı renkte bir tür peynir

KAŞKAVAL : Turkish Turkish

aptal, sersem

KAŞKAVAL : Turkish Turkish

gabya ve babafingo çubuklarının topuk taraflarında açılan deliklerden geçirilerek uçları mavnalara dayanan, demir ya da ağaç takoz

KASKET, -Tİ : Turkish Turkish

genellikle erkeklerin giydiği önü siperli başlık

KASKETLİ : Turkish Turkish

aşında kasketi olan

KASKO : Turkish Turkish

taşıtların uğrayacakları kazadan doğacak zararların karşılanması için kurulan sigorta

KAŞKOL : Turkish Turkish

oyun atkısı

KAŞKORSE : Turkish Turkish

ten üzerine giyilen ince kadın fanilası

KAŞLA GÖZ ARASI : Turkish Turkish

kimsenin sezmesine olanak vermeyecek kadar kısa bir zaman içinde, çok çabuk

KASLI : Turkish Turkish

kasları gelişmiş olan, °adaleli

KAŞLI : Turkish Turkish

herhangi bir nitelikte kaşı olan

KAŞLI GÖZLÜ : Turkish Turkish

yüzü güzel olan

KASMA : Turkish Turkish

kasmak eylemi

KASMAK, -AR : Turkish Turkish

kısaltmak, asılarak germek

KASMAK, -AR : Turkish Turkish

(giysiyi) daraltmak ya da kısaltmak

KASMAK, -AR : Turkish Turkish

askısı altında tutmak