Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAVRULMA : Turkish Turkish

kavrulmak eylemi

KAVRULMAK : Turkish Turkish

kavurmak eylemi yapılmak

KAVRULMAK : Turkish Turkish

ıyi gelişememek, ufak, zayıf, cılız kalmak

KAVRULMUŞ : Turkish Turkish

kavurarak yenebilir hale getirilmiş

KAVRULUŞ : Turkish Turkish

kavrulmak eylemi ya da biçimi

KAVŞAK : Turkish Turkish

irmak, yol gibi uzayıp giden şeylerin kesiştikleri ya da birleştikleri yer

KAVŞIRMAK : Turkish Turkish

irleştirmek, bir araya getirmek

KAVUK : Turkish Turkish

ıçi boş şey

KAVUK : Turkish Turkish

sarık sarılan başlık

KAVUK : Turkish Turkish

sidiktorbası, °mesane

KAVUKÇU : Turkish Turkish

kavuk yapan ya da satan kimse

KAVUKÇU : Turkish Turkish

irine yaranmak için onun söz ya da davranışlarını uygun bulan, onaylayan kimse

KAVUKLU : Turkish Turkish

kavuk giymiş

KAVUKLU : Turkish Turkish

a. ortaoyununda gülünçlükler yapan başlıca kişilerden biri

KAVUKLUK : Turkish Turkish

kavuk koymaya yarar küçük raf

KAVUN : Turkish Turkish

kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (cucumis melo)

KAVUN : Turkish Turkish

u bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi

KAVUNİÇİ, -Nİ : Turkish Turkish

pembeye çalan sarı renk

KAVUNİÇİ, -Nİ : Turkish Turkish

u renkte olan

KAVURGA : Turkish Turkish

uğday, mısır gibi tahılların kuruyemiş gibi yenilmek için hazırlanan kavrulmuşu

KAVURMA : Turkish Turkish

kavurmak eylemi

KAVURMA : Turkish Turkish

tencerede pişirilip kendi yağıyla kızartıldıktan sonra dondurularak saklanan et

KAVURMA : Turkish Turkish

kavrulmuş olan

KAVURMAÇ : Turkish Turkish

kavrulmuş buğday

KAVURMAK : Turkish Turkish

ir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek