Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAVLAŞMA : Turkish Turkish

kavlaşmak eylemi

KAVLAŞMAK : Turkish Turkish

kav durumuna gelmek

KAVLATMA : Turkish Turkish

kavlatmak eylemi

KAVLATMAK : Turkish Turkish

kavlamasına yol açmak

KAVLIÇ : Turkish Turkish

fıtık

KAVLIÇ : Turkish Turkish

fıtıklı

KAVLIK : Turkish Turkish

ıçine genellikle kav konulan torba ya da kap

KAVMANTARI, -NI : Turkish Turkish

azitli mantarlardan, ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen ve kurusu kav olarak kullanılan bitki (fomes fomentarius)

KAVMİ : Turkish Turkish

udunsal, °etnik

KAVMİYAT : Turkish Turkish

udunbetim, °etnografya

KAVMİYET, -Tİ : Turkish Turkish

ir budunun kendine özgü özellikleri

KAVMİYET, -Tİ : Turkish Turkish

ir kimsenin bağlı olduğu buduna göre durumu

KAVMİYET, -Tİ : Turkish Turkish

uduna bağlılık

KAVRAÇ : Turkish Turkish

ağır taşları tutup kaldırmaya yarayan, iki tutaklı demir araç

KAVRAK : Turkish Turkish

ateş yakmak için kullanılan kuru yaprak vb

KAVRAM : Turkish Turkish

ir nesnenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, °mefhum, °fehva, °nosyon

KAVRAM : Turkish Turkish

nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, °mefhum, °nosyon

KAVRAM : Turkish Turkish

karınzarı, °periton

KAVRAM : Turkish Turkish

tutam, avuç dolusu

KAVRAMA : Turkish Turkish

kavramak eylemi, anlama, algılama

KAVRAMA : Turkish Turkish

ağaç kuşak

KAVRAMA : Turkish Turkish

otomobilde motor ile vites kutusunu birbirine bağlayıp ayıran, motordan gelen devinimi sarsıntısız olarak öteki aktarma öğelerine ileten düzen, °debriyaj

KAVRAMA : Turkish Turkish

u düzeni işletmeye yarayan ayaklık, debriyaj pedalı

KAVRAMA NOKTASI : Turkish Turkish

arabanın harekete geçtiği an ve durum

KAVRAMAK : Turkish Turkish

elle sıkıca tutmak