Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAYGISIZ : Turkish Turkish

kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz

KAYGISIZCA : Turkish Turkish

kaygısız, aldırmaz (bir biçimde)

KAYGISIZLIK : Turkish Turkish

kaygısız olma durumu ya da kaygısızca davranış

KAYIK : Turkish Turkish

kürek ya da yelkenle yürütülen ufak tekne

KAYIK : Turkish Turkish

ir yana kaymış

KAYIK GÖZ : Turkish Turkish

şaşı, şehla göz

KAYIK SALINCAK : Turkish Turkish

ayram yerlerinde kurulan kayık biçiminde salıncak

KAYIK TABAK : Turkish Turkish

kayık biçiminde uzun ve düz tabak

KAYIK YAKA : Turkish Turkish

açıklığı omuzlara doğru olan oval yaka

KAYIKÇI : Turkish Turkish

kayıkla insan ya da yük taşıyan kimse

KAYIKÇILIK : Turkish Turkish

kayık yapma ve satma işi

KAYIKÇILIK : Turkish Turkish

kayık işletme işi

KAYIKHANE : Turkish Turkish

kayıkların çekildiği, korunduğu üstü örtülü yer

KAYIN : Turkish Turkish

kayıngillerin örnek bitkisi olan, kerestesi beyaz bir orman ağacı (fagus silvatica)

KAYIN, -YNI : Turkish Turkish

karı ya da kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader

KAYINBABA : Turkish Turkish

kaynata

KAYINBİRADER : Turkish Turkish

kayın

KAYINGİLLER : Turkish Turkish

ıkiçeneklilerden, palamut diye adlandırılan meyveleri yüksüksü bir kadehçik içinde duran, kayın, meşe, kestane gibi çoğu kerestelik orman ağaçlarını içine alan bir familya, palamutlular

KAYINLIK : Turkish Turkish

kayın ağaçları çok olan yer

KAYINLIK : Turkish Turkish

kayın (ii) olma durumu

KAYINPEDER : Turkish Turkish

kaynata

KAYINVALİDE : Turkish Turkish

kaynana

KAYIP VERMEK : Turkish Turkish

(bir ulus, toplum, kuruluş vb. için) değerli bireylerini yitirmek

KAYIP, -YBI : Turkish Turkish

yitme, yitim

KAYIP, -YBI : Turkish Turkish

yitik, °zayi