Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAYIR : Turkish Turkish

kalın kum

KAYIR : Turkish Turkish

ınce kum

KAYIRICI : Turkish Turkish

kayıran, koruyan, °iltimasçı

KAYIRICILIK : Turkish Turkish

kayırma işi, °iltimasçılık

KAYIRILMA : Turkish Turkish

kayırılmak eylemi

KAYIRILMAK : Turkish Turkish

kayırmak eylemi yapılmak ya da kayırmak eylemine konu olmak

KAYIRIŞ : Turkish Turkish

kayırmak eylemi ya da biçimi

KAYIRMA : Turkish Turkish

kayırmak eylemi; koruma, °himmet, °iltimas

KAYIRMAK : Turkish Turkish

koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, °himmet etmek

KAYIRMAK : Turkish Turkish

irini, başkalarının ya da işin zararı pahasına tutmak, haksız yere kolaylıklar sağlamak, °iltimas etmek

KAYIRTMAK : Turkish Turkish

kayırmak eylemini yaptırmak

KAYIŞ : Turkish Turkish

ağlamak, tutmak ya da sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi

KAYIŞ : Turkish Turkish

ustura bilenen cilalı kösele

KAYIŞ : Turkish Turkish

kaymak eylemi ya da biçimi

KAYIŞ GİBİ : Turkish Turkish

sert, koparılmayan

KAYIŞ GİBİ : Turkish Turkish

kara, çok kirli

KAYIŞBALIĞI,-NI : Turkish Turkish

kâğıtbalığıgillerden, kuzey avrupa denizleriyle akdeniz'in derinliklerinde yaşayan kemikli bir balık (regalecus glesne)

KAYIŞÇI : Turkish Turkish

kayış yapan ya da satan kimse

KAYIŞÇI : Turkish Turkish

aldatıcı, hileci

KAYIŞDİLİ, -Nİ : Turkish Turkish

kaba ve küfürlü konuşma

KAYIŞDİLİ, -Nİ : Turkish Turkish

hırsız argosu

KAYISI : Turkish Turkish

gülgillerden bir ağaç (prunus armeniaca)

KAYISI : Turkish Turkish

u ağacın açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi

KAYISI : Turkish Turkish

eyazı pişmiş, sarısı yarı pişmiş (yumurta)

KAYIŞKIRAN : Turkish Turkish

aklagillerden, kökleri toprağa derince girerek, tarlalar sürülürken sabanı tutan, çiçekleri kırmızı bir bitki, sabankıran (onosis spinosa)