Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAYMAK, -AR : Turkish Turkish

ir şey bulunduğu ya da bağlı olduğu yerden kurtulmak

KAYMAKAM : Turkish Turkish

ir ilçenin en büyük yönetim görevlisi, ilçebay

KAYMAKAM : Turkish Turkish

yarbay

KAYMAKAMLIK : Turkish Turkish

kaymakam olma durumu

KAYMAKAMLIK : Turkish Turkish

kaymakamın görevi

KAYMAKAMLIK : Turkish Turkish

kaymakamın orunu ve bu oruna bağlı resmi dairelerin tümü

KAYMAKAMLIK : Turkish Turkish

ılçe, °kaza

KAYMAKÇI : Turkish Turkish

kaymak yapan ya da satan kimse

KAYMAKKÂĞIDI, -NI : Turkish Turkish

özen isteyen baskılarda kullanılan, düzgün, parlak, pürüzsüz kâğıt, kuşekâğıdı, °papyekuşe

KAYMAKLANMA : Turkish Turkish

kaymaklanmak eylemi

KAYMAKLANMAK : Turkish Turkish

kaymak bağlamak, kaymak tutmak

KAYMAKLI : Turkish Turkish

kaymağı olan

KAYMAKLI : Turkish Turkish

üzerine ya da içine kaymak konulmuş olan

KAYMAKLI DONDURMA : Turkish Turkish

sütten yapılmış dondurma

KAYMAKTAŞI, -NI : Turkish Turkish

parlatılmaya elverişli, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir tür mermer, sumermeri, °albatr

KAYME : Turkish Turkish

kâğıt lira

KAYMELİK : Turkish Turkish

herhangi bir kayme değerinde olan

KAYNAÇ : Turkish Turkish

volkan bölgelerinde, belli anlıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak, °gayzer

KAYNAÇTAŞI, -NI : Turkish Turkish

kaynaçlarda oluşan silisli çökelti, °gayzerit

KAYNAK : Turkish Turkish

ir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, °memba

KAYNAK : Turkish Turkish

ir şeyin çıktığı yer, °menşe

KAYNAK : Turkish Turkish

ir haberin çıktığı yer

KAYNAK : Turkish Turkish

araştırma ve incelemede yararlanılan belge

KAYNAK : Turkish Turkish

ir şeyin nedeni, kökeni

KAYNAK : Turkish Turkish

herhangi bir erkenin oluşup çevreye yayıldığı yer