Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAYNAMAK : Turkish Turkish

çok miktarda bulunmak

KAYNAMAK : Turkish Turkish

gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmak

KAYNAMAK : Turkish Turkish

(bir yerde) huzursuzluk, tedirginlik olmak: parti dağılmak üzere için için kaynıyor

KAYNAMAK : Turkish Turkish

ıstenildiği gibi olmamak. gerçekleşmemek

KAYNAMAK : Turkish Turkish

arada kaybolmak, kimde olduğu bilinmemek

KAYNANA : Turkish Turkish

eşlerden birine göre ötekinin annesi, °kayınvalide

KAYNANADİLİ, -Nİ : Turkish Turkish

dil biçiminde yassı ve dikenli dalları olan bir kaktüs türü, frenkinciri

KAYNANALIK : Turkish Turkish

kaynana olma durumu

KAYNANALIK : Turkish Turkish

kaynanaya yakışır davranış

KAYNANALIK ETMEK : Turkish Turkish

(kaynana) geline ya da damada kötü davranmak

KAYNANALIK ETMEK : Turkish Turkish

ir yakınına gereğinden çok karışmak

KAYNANAZIRILTISI, -NI : Turkish Turkish

ir sap çevresinde çevrilen, çevrildikçe takırtılı bir ses çıkaran çocuk oyuncağı

KAYNAR : Turkish Turkish

kaynamakta olan

KAYNAR : Turkish Turkish

çok sıcak

KAYNAR : Turkish Turkish

kaynak, pınar

KAYNARCA : Turkish Turkish

kaynak

KAYNARCA : Turkish Turkish

sıcak su kaynağı

KAYNARCA : Turkish Turkish

hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı

KAYNAŞIK : Turkish Turkish

irbirine kaynamış, kaynaşmış

KAYNAŞIK : Turkish Turkish

kıpırdak, oynak

KAYNAŞIK : Turkish Turkish

kaynaşmış biçimde birlikte gelişen organ

KAYNAŞMA : Turkish Turkish

kaynaşmak eylemi

KAYNAŞMA : Turkish Turkish

kalabalığın çok olduğu bir yerde kıpırdanma, kargaşa, hareketlilik

KAYNAŞMAK : Turkish Turkish

ayrılmayacak bir biçimde birleşmek

KAYNAŞMAK : Turkish Turkish

çok kalabalık ve kıpırdak olmak, hareket etmek