Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAYPAKLAŞMAK : Turkish Turkish

kaypak bir duruma gelmek

KAYPAKLIK : Turkish Turkish

kaypak olma durumu

KAYPAKLIK : Turkish Turkish

sözünde durmazlık, döneklik

KAYPAMAK : Turkish Turkish

ayağı kaymak

KAYPITMAK : Turkish Turkish

kaydırmak, elinden düşürmek

KAYRA : Turkish Turkish

yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik, °lütuf, °ihsan, °atıfet, °inayet

KAYRACI : Turkish Turkish

kayracılık yanlısı olan

KAYRACILIK : Turkish Turkish

evrendeki bütün olayları tanrısal nedene dayandıran, insanların ancak tanrı kayrasıyla, bağışıyla kurtulabileceğini ileri süren öğreti, °providansializm

KAYRAK : Turkish Turkish

taşlı, kumlu, ekime elverişli olmayan toprak

KAYRAK : Turkish Turkish

yassı, düz taş

KAYRAK : Turkish Turkish

ileğitaşı

KAYRALMAK : Turkish Turkish

(irmak) kum setleri yapmak

KAYRAN : Turkish Turkish

orman içinde geniş ve çıplak alan, düzlük

KAYRILMA : Turkish Turkish

kayrılmak eylemi

KAYRILMAK : Turkish Turkish

kayırmak eylemi yapılmak

KAYŞA : Turkish Turkish

kayşamak olayı, kayma göçü, °heyelan

KAYŞAMA : Turkish Turkish

kayşamak eylemi

KAYŞAMAK : Turkish Turkish

kaya, toprak vb. yerinden koparak aşağıya kaymak

KAYŞAT, -TI : Turkish Turkish

kayşama sonucu yerinden kopmuş parça

KAYSER : Turkish Turkish

oma, bizans ve alman imparatorlarına verilen san

KAYTAN : Turkish Turkish

pamuk ya da ipekten sicim

KAYTAN : Turkish Turkish

yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat

KAYTAN BIYIKLI : Turkish Turkish

ince ve uzun bıyıklı

KAYTANLI : Turkish Turkish

kaytanı olan, kaytanla dikilmiş

KAYTARICI : Turkish Turkish

ışten kaçan kimse