Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAZANÇSIZ : Turkish Turkish

kazancı olmayan

KAZANDİBİ, -Nİ : Turkish Turkish

dibi tutturularak hafif yanık kokusu verilmiş muhallebi

KAZANDIRMA : Turkish Turkish

kazandırmak eylemi

KAZANDIRMAK : Turkish Turkish

kazanmasını sağlamak

KAZANILIŞ : Turkish Turkish

kazanılmak eylemi ya da biçimi

KAZANILMA : Turkish Turkish

kazanılmak eylemi

KAZANILMAK : Turkish Turkish

kazanmak eylemi yapılmak

KAZANILMIŞ HAK : Turkish Turkish

daha önce yürürlükte olan hukuk kuralları uyarınca, bir kişi yararına doğmuş olan hak, °müktesep hak

KAZANIM : Turkish Turkish

kazanmak eylemi

KAZANIM : Turkish Turkish

ir işyerinde işçilere sağlanan hukuksal, sosyal ve parasal her tür hak

KAZANIŞ : Turkish Turkish

kazanmak eylemi ya da biçimi

KAZANMA : Turkish Turkish

kazanmak eylemi, edinme

KAZANMAK : Turkish Turkish

kazanç sağlamak

KAZANMAK : Turkish Turkish

olumlu, iyi bir sonuç elde etmek

KAZANMAK : Turkish Turkish

çıkmak, isabet etmek

KAZANMAK : Turkish Turkish

edinmek

KAZANMAK : Turkish Turkish

uğramak, yakalanmak

KAZANMAK : Turkish Turkish

kendinden yana çekmek

KAZANMAK : Turkish Turkish

ele geçirmek, °fethetmek

KAZANMAK : Turkish Turkish

yenmek, galip gelmek

KAZANTAŞI : Turkish Turkish

kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman

KAZARA : Turkish Turkish

kaza sonucu, yanlışlıkla, bilmeden, °kazaen

KAZARA : Turkish Turkish

asgele, °tesadüfen

KAZARATAR : Turkish Turkish

eklemli bir kol üzerinde devinen kepçeli bir çark ya da zincirle donatılmış kazı aygıtı, kazmaç, °ekskavatör

KAZASIZ : Turkish Turkish

kazaya uğramadan yapılan