Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAZASIZ : Turkish Turkish

kazasız bir biçimde

KAZASIZ BELASIZ : Turkish Turkish

kazaya uğramadan

KAZASKA : Turkish Turkish

kaynağı kafkasya olan ve hızlı oynanan bir halk dansı

KAZASKER : Turkish Turkish

ılmiye sınıfının yüksek aşamasında bulunan devlet görevlisi

KAZASKERLİK : Turkish Turkish

kazaskerin yaptığı iş, kazaskerin aşaması ve orunu

KAZAYA KALMAK : Turkish Turkish

(namaz için) vaktinde kılınamamak

KAZAYAĞI, -NI : Turkish Turkish

ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzeyen bir bitki (chenopodium)

KAZAYAĞI, -NI : Turkish Turkish

çok kollu çengel

KAZAYAĞI, -NI : Turkish Turkish

çaprazlama yapılan teyel, hıristo teyeli

KAZAYAĞI, -NI : Turkish Turkish

ir ucuna, ortasından bir ikincisi bağlanarak yapılan üç uçlu halat

KAZAYAĞI, -NI : Turkish Turkish

açık turuncu renk

KAZAYAĞI, -NI : Turkish Turkish

u renkte olan

KAZAZ : Turkish Turkish

ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse

KAZAZEDE : Turkish Turkish

kazaya uğramış, kaza geçirmiş olan (kimse)

KAZBOKU, -NU : Turkish Turkish

kirli sarı (renk)

KAZBOKU, -NU : Turkish Turkish

u renkte olan

KAZDIĞI ÇUKURA ( YA DA KUYUYA) KENDİSİ DÜŞMEK : Turkish Turkish

aşkası için hazırladığı kötülüğe kendi uğramak

KAZDIRMA : Turkish Turkish

kazdırmak eylemi

KAZDIRMAK : Turkish Turkish

kazmak eylemini yaptırmak

KAZEİN : Turkish Turkish

sütte bulunan protein maddesi

KAZEİN TUTKALI : Turkish Turkish

ekşi sütten kireç yardımıyla üretilen ve soğuk olarak kullanılan ağaç yapıştırıcısı

KAZEVİ, -Nİ : Turkish Turkish

saz ya da kamıştan örülmüş büyük sepet, °zembil

KAZI : Turkish Turkish

ir yeri kazma işi, °hafriyat

KAZI : Turkish Turkish

yeraltındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla kazıbilimcilerce toprağın belli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması

KAZI : Turkish Turkish

tahta, maden gibi şeyler üzerine yazı ya da resim oyma işi, °hak (ii)